Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2008/9688 E. 2009/6756 K. 12.05.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/9688
KARAR NO : 2009/6756
KARAR TARİHİ : 12.05.2009

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, yaşlılık aylığını iptal eden Kurum işleminin iptaliyle, yaşlılık aylığının tekrar bağlanması gerektiğinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının kısmi yaşlılık aylığını iptal eden Kurum işleminin iptali ile davacıya yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık davacının oda ve vergi kaydının olmadığı ancak primleri ödenen 01.12.1982-16.09.1987 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı sayılıp sayılmayacağına ve davacının 01.08.1995 tarihinde kısmi yaşlılık aylığını hak edip etmediğine ilişkindir.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren, 1479 sayılı yasanın 24. maddesi ilk şekliyle, sigortalılığın oluşumu için, kendi ad ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmesi yanında, ayrıca, kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu da aramıştır. Bu kuruluşlara kayıt tarihi ise, sigortalılığın başlangıcı yönünden, yasal karine kabul edilmiştir. 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı yasa, …’lu olabilme yönünden, söz konusu 24. maddenin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu kaldırmış, sadece yasanın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulunun gerçekleşmesi durumunda, sigortalılığın oluşacağını yeterli görmüştür. Buna karşın, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı yasa bağımsız çalışanların sigortalı olabilmeleri yönünden vergi yükümlülüğünü öngörmüş, vergiden muaf olanların da kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmaları durumunda yine sigortalı sayılacaklarını kabul etmiştir. Nihayet, 22.03.1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı yasa, sigortalılığa karine yönünden vergi kaydının, bu kaydın bulunmaması veya vergiden muaf olunması halinde, esnaf ve sanatkar sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kayıtlarının esas alınacağını belirlenmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 2654 sy ya göre 28.12.1982 tarihli giriş bildirgesiyle 20.04.1982 tarihinden itibaren vergi kaydına istinaden tescilinin yapıldığı, 01.12.1982 tarihinde vergi kaydı sona erdiğinden terkin edildiği, 15.09.1987 tarihi itibariyle vergi kaydına istinaden tekrar tescilinin yapıldığı,19.07.1995 tarihli Gölköy Malmüdürlüğünün yazısı ve davacının tahsis talebinde bulunduğu 21.07.1995 tarihli yaşlılık aylığı talep formlarında davacının vergi kaydının 12.06.1981 tarihinde başlayıp devam ettiği tesbit edildiğinden davacının 01.12.1982 tarihindeki terk işlemi iptal edilerek davacının 01.12.1982-15.09.1987 tarihleri arasında da sigortalı sayıldığı ve davacıya 01.08.1995 tarihinden itibaren kısmi yaşlılık aylığı bağlandığı, Gölköy Mal Müdürlüğünün 11.07.2006 tarihli yazısında davacının vergi kaydının 12.06.1981-01.12.1982 ve 16.09.1987-26.06.2006 arasında devam ettiği bildirildiğinden, davacının 01.12.1982-15.09.1987 tarihleri arasındaki sigortalılığının 2006 yılında iptal edildiği,1992 affından yararlanarak ihtilaflı dönem olan 01.12.1982-16.09.1987 tarihleri arasına ait prim borçlarını ödediği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davalı Kurum ihtilaflı dönem olan 01.12.1982-16.09.1987 tarihleri arasına ait prim borçlarını 1992 affı ile tahsil ederek uzun süre kullanılmıştır. Davacıyı kendi hatalı işlemi nedeniyle yıllarca sigortalı sayan Kurumun davacıya sigortalı olduğu inancını verdikten sonra yaptığı yanlışlığın farkına vararak sigortalılık süresini indirmesi iyiniyetten uzaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 1.10.1997 gün 1997/10-578 E. ve 1997/758 K. sayılı Kararında da belirtildiği üzere davacının Sosyal Güvenlik Hukuku İlkeleri ve M:K’nun 2. maddesi gereği olarak bu dönemde zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gerekir.Bu durumda mahkemece davacının 01.12.1982-16.09.1987 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun kabulü ile kısmi yaşlılık aylığını hak ettiğinin tesbitine karar verilmesi gerekirken ,davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Yapılacak iş,davacının ihtilaflı dönem olan 01.12.1982-16.09.1987 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunu kabul ederek davacının kısmi yaşlılık aylığını iptal eden kurum işleminin iptali ile davacının kısmi yaşlılık aylığını 01.05.1995 tarihi itibariyle hak ettiğinin tesibitine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın M.K.’nun 2. maddesinin yanlış yorumu ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 12.05.2009 gününde oy birliği ile karar verildi.