YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/8942
KARAR NO : 2009/6178
KARAR TARİHİ : 04.05.2009
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacılar,murislerine yapılan yersiz ödemeler nedeniyle Kurum’a borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacılar, murisleri …’a yapılan yersiz ödemeler nedeniyle Kuruma borçları bulunmadığının tesbitini istemişlerdir.
Mahkemece yazılı gerekçelerle istemin kabulüne karar vermiştir.
Davacıların murisi …’ın eşinin ölümünden dolayı 1.7.1977 tarihinden itibaren ölüm aylığı kendi çalışmaları nedeniyle de 1.6.1994 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı aldığı, 15.3.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4784 sayılı Yasa ile 1479 ve 2926 sayılı Kanunlara tabi yaşlılık, malullük ve ölüm aylığı alanlara 2003/Ocak ayından geçerli olmak üzere sosyal destek ödemesi yapılacağına ilişkin düzenleme uyarınca, ödemenin usul ve esaslarını düzenleyen 2003/5145 sayılı Kararnameye göre iki aylığı birlikte alanlara bu aylıklardan birisi için ödeme yapılacağı belirtilmesine karşılık her iki dosyadanda ödeme yapıldığı, durumun kurumca tesbiti üzerine eşine ait ölüm aylığı dosyasından aldığı sosyal destek ödemesi ve sosyal yardım zammı ile faizlerin toplamı olan 11.227.82 TL’nin 15.11.2007 tarihli yazı ile ödemesinin istenildiği, muris …’ın 12.12.2007 tarihinde vefatı üzerine kalan borç miktarı olan 10.898.00 TL’nin miraşçıları olan davacılardan talep edildiği görülmüştür.
Uyuşmazlık murise yapılan yersiz ödemelerin mirasçılardan istenilip istenilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
4721sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 599. Maddesi uyarınca; miraşçılar mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak kanun gereğince kazanırlar ve miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlur.
Kural olarak, bir kimsenin ölümü ile mal varlığının bir bütün olarak mirasçılarına geçmesini ifade eden külli halefiyet gereğince, mirasbırakanın kişisel özelliklerinin ağır bastığı, düşünsel ve bedeni özellik ve yetenekleri göz önünde bulundurularak yapılmış, borcun bizzat mirasbırakan tarafından yerine getirilmesi gereken şahsi edim borçları dışında, malvarlığından ifa durumunda olunan maddi edim borçları mirasçılara intikal eder.
Mirasbırakanın borçları, ölümünden önce yaptığı hukuki işlemlerden, işlediği haksız fiillerden, malvarlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşmeden ve ölüm anına kadar oluşan bir takım olgular nedeniyle doğrudan doğruya kanundan doğabilir.
Mirasçıların sorumluluğu bakımından borcun kaynağı önemli değildir. Bu sorumluluk, mirasın kesin olarak kazanılması ile başlar, borcun esası ile sınırlı olmayıp, işlemiş ve işleyecek faizlerini de kapsar.
Takibe konu alacak, mirasbırakanın sebepsiz zenginleşmesinden kaynaklanmakta olup,mirasbırakanın malvarlığına ve terekesine dahildir. Ölümünden sonra mirasçılarına karşı ileri sürülmesinde yasaca bir engel bulunmamaktadır;
Sebepsiz zenginleşen kişi, malvarlığında sebepsiz yere meydana gelen artışı iade ile yükümlüdür. İade yükümlülüğünün konusu ve kapsamı ise BK. 63. maddede hükme bağlanmıştır. Bu maddeye göre; “Haksız olarak bir şeyi istifa eden kimse, onun istirdadı zamanın da elinden çıkmış olduğunu ispat ettiği miktar nisbetinde red ve iade ile mükellef değildir.
Şukadar ki kabız, o şeyi suiniyet ile elden çıkarmış yahut onu elden çıkarır iken bilahare red ve iadeye mecbur olacağına vakıf bulunmuş olursa red ve iadeye mecburdur.
Görüldüğü gibi, maddede, iade borcu zenginleşen kişinin iyi veya kötüniyetli olmasına göre farklı şekilde ele alınmıştır.
Haklı bir sebebe dayanmaksızın zenginleşen kimse kötüniyetli ise iade borcu zenginleşmenin tamamını kapsar. Diğer bir ifadeyle, kötüniyet halinde iade borcu, geri verme zamanındaki zenginleşme miktarıyla sınırlı değildir. Anılan maddeye göre, sebepsiz zenginleşen kimse o şeyi kötüniyetle elden çıkarmış veya onu elden çıkarırken sonradan geri vermek zorunda kalacağını bilmek durumunda ise, iadeyle yükümlüdür. Zenginleşmeyi iade edeceğini ve dolayısıyla zenginleşmenin haklı bir sebebe dayanmadığını bilen veya gerekli özeni gösterdiği takdirde bilebilecek durumda olan kişi, kötüniyetli zenginleşen konumundadır.
Mirasbırakan, zenginleşmenin haklı bir sebebe dayanmadığına, geri vermekle yükümlü olduğunu bilecek durumdadır. Dolayısıyla, iade borcu zenginleşmenin tamamını kapsamaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.3.2008 tarih ve 2008/21-235-248 sayılı kararındada bu hususlar özellikle vurgulanmıştır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözardı edilerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 4.5.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.