YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/6256
KARAR NO : 2009/6889
KARAR TARİHİ : 14.05.2009
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı,meslek hastalığı sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, meslek hastalığı sonucu sürekli işgöremezliğe uğrayan davacının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Meslek hastalığı, 506 sayılı Kanunun 11.maddesinde açıkça ifade edildiği gibi; işin niteliğine göre tekrarlanan sebepler veya işin yürütüm şartlarına göre ortaya çıkan hastalık, sakatlık veya ruhi arıza halleridir. Kusur incelemesi yapılırken, meslek hastalığının bu özelliği dikkate alınarak ve öteden beri uygulanan şekliyle 32 yıl formülü esas alınmak suretiyle belirleme yapılmalıdır. Mahkemenin, dayanak aldığı raporda ise; olay iş kazası gibi değerlendirilmiş ve bu suretle belirlenen kusur oranına çalışılan süre uygulanmak suretiyle kusur belirlenmiştir. Bu yöntem hatalıdır. İş kazasında; olayın özelliğine göre, kaçınılmazlık hiç olmayabileceği halde, meslek hastalığında, bu hastalığın niteliği itibarıyla belli oranda kaçınılmazlığın varlığı gerekli ve zorunludur.
Hükme esas alınan rapor Dairemizin ve Yargıtay’ın kabul ettiği, uygulamada 32 yıl formülü olarak adlandırılan esaslara aykırı düşmektedir. Sigortalının işyerlerinde 32 yıldan daha kısa bir süre çalışması halinde, kaçınılmaz maluliyet oranı; çalışılan yıl sayısı: 32, yıl ortalaması ile çarpılarak kaçınılmaz maluliyet oranı belirlenmelidir. Sigortalının 18 yaşından sonra çalışmaya başlaması halinde ise; her yıl için 32 yıldan 3 yıl indirilerek kaçınılmaz maluliyet belirlenmeli, artık yaşlar için orantılama yoluyla indirime gidilmelidir. Kusur raporu bu hususları nazara almadığından yetersiz görülmüştür. Mahkemenin ODTÜ’den 3 kişilik konunun uzmanı bilirkişilerden bu doğrultuda kusur raporu alarak hüküm vermesi gerekirken, yetersiz kusur raporuna dayanarak karar vermesi, usul ve yasaya aykırı olup,bozmayı gerektirir.
Kabule göre de; davalıların kusur oranları ayrı ayrı belirlendiğinden her bir davalının kusuru oranında tazminattan sorumlu tutulması gerekirken davalıların tazminattan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması da doğru görülmemiştir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,14.05.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.