YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/2085
KARAR NO : 2008/2577
KARAR TARİHİ : 21.02.2008
MAHKEMESİ : Ağrı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/11/2006
NUMARASI : 2002/551-2006/603
Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, sigortalının iş kazası sonucu işgöremez ve bakıma muhtaç duruma gelmesi nedeniyle maddi ve manevi zararının, sigortalının eşi olan davacı kadının da eşinin bu duruma gelmesi nedeniyle uğradığı manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Zararlandırıcı olaya maruz kalan işçinin, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’nde yol bakım işçisi olarak çalışırken, olay günü yine davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün işçisi olan N.Ç.’in sevk ve idaresindeki araçla karayolunda kar temizlenmesi çalışması sırasında, buzlanma nedeniyle yoldan çıkarak yolun 25 metre aşağısındaki dere yatağına yuvarlanması sonucu oluşan trafik kazasında sürekli iş göremez duruma geldiği araç sürücüsü olmayan davacıya atfedilecek bir kusur bulunmadığı dosyadaki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Davalıların kendi aralarındaki kusur oranlarının dağılımına ilişkin itirazlarının ileride açılacak rücu davasında çözümlenmesi mümkün bulunduğundan, Mahkemece, Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Hazırlık soruşturmasındaki bilgi ve belgeler doğrultusunda kazada davacı sigortalının kusurunun bulunmadığına ilişkin kabulü yerindedir.
Davacı sigortalının sürekli iş göremezlik oranının, SGK Sağlık Dairesince %71, SGK Yüksek Sağlık Kurulu’nun 18.01.2005 tarihli raporuna göre % 71 ve davacının itirazı üzerine Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 11.11.2005 tarihli rapor uyarınca, % 100 olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının bakıma muhtaç olup olmadığına ilişkin bir saptama içermeyen Adli Tıp Kurumu’nun 11.11.2005 tarihli raporu hükme esas alınmıştır.
Dava, nitelikçe Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın giderilmesi istemine ilişkindir.Sigortalıda oluşan sürekli iş göremezlik oranı, ve sigortalının bakıma muhtaç olup olmadığı sigortalıya bağlanan gelirin hüküm tarihine en yakın tarihteki artışlar nazara alınarak hesaplanan peşin sermaye değeri tazminatın miktarını doğrudan etkilediğinden işçide oluşan meslekte kazanma güç kayıp oranının ve bakıma muhtaç olup olmadığının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin saptanması gerektiği açıktır. 506 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde geçici iş göremezlik hali sonunda Kuruma ait veya Kurumun sevk edeceği sağlık tesisleri sağlık kurulları tarafından verilecek raporlarda belirtilen arızalarına göre iş kazası sonucu meslekte kazanma gücünün en az %10 azalmış bulunduğu Kurumca tesbit edilen sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanacağı, 31. maddesinde Kurumun, sigortalıya bağlanacak gelirleri yapılan inceleme ve soruşturmalar sonunda ve gerekli belgelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde tesbit ederek ilgililere yazı ile bildireceği, ilgililerin bağlanan geliri bildiren yazıyı aldıktan sonra bir yıl içinde yetkili mahkemeye başvurarak Kurum kararına itirazda bulunabilecekleri, itirazın reddi hakkındaki mahkeme kararının kesinleşmesiyle Kurum kararının kesinleşmiş olacağı, 109. maddesinde de sigortalıların iş görmezlik hallerinin tesbitinde, Kurum Sağlık tesisleri sağlık kurullarınca verilecek raporlar da belirtilen hastalık ve arızaların esas tutulacağı, Kurumca verilen karara ilgililer tarafından itiraz edilmesi halinde durumun Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karar bağlanacağı ayrıca 20. maddesinde sürekli kısmi veya sürekli tam iş göremez durumdaki sigortalının başka birinin sürekli bakımına muhtaç olması halinde bağlanan sürekli iş göremezlik gelirinin %50 oranında artırılacağı bildirilmiştir.
Somut olayda Sosyal Güvenlik Kurumunca davacıya %71 beden güç kayıp oranı esas alınarak sürekli iş göremezlik geliri bağlandığı, gelir bağlanırken %100 beden güç kayıp oranı ve bakıma muhtaçlık durumunun nazara alınmadığı gelir bağlama kararında bakıma muhtaç olmadığının yazılı olduğu halde mahkemece davacının maddi zarar hesabının %100 beden güç kayıp oranı ve bakıma muhtaçlık esas alınarak yaptırıldığı ve bilirkişi tarafından hesaplanan gerçek zarardan %71 beden güç kayıp oranına göre bağlanan gelirin hüküm tarihene en yakın tarihe göre yapılan artışlar nazara alınarak hesaplanan son peşin sermaye değeri yerine gelir bağlama tarihine göre hesaplanan peşin sermaye değerinin düşülmek suretiyle karşılanmayan zararın fazla olarak tespit edildiği görülmektedir.
Yapılacak iş, davanın niteliği göz önünde tutularak davacıya, %100 meslekte kazanma güç kayıp oranı ve bakıma muhtaçlık geliri bağlanması için Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurmak, Kurumca bu talebin reddedilmesi halinde giderek Sosyal Güvenlik Kurumu ve işveren aleyhine tespit davası açması için önel verilmek ve verilen önelin sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Öte yandan, davacı, dava dilekçesinde olay tarihinden itibaren faize hükmedilmesini talep etmiştir. Bu durumda, olay tarihinden itibaren yasal faize hükmetmek gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de mahkemenin kabul şekli bakımından hatalıdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 21.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.