YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/19790
KARAR NO : 2009/16531
KARAR TARİHİ : 17.12.2009
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı,davalı işveren nezdinde 1990-2002 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacılar ile davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR
Uyuşmazlık, davacının davalı işverenlerin ayrı ayrı işyerlerinde dilekçede tarihlerini bildirdiği ayrı ayrı dönemlerde hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tesbitine ilişkindir.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 506 sayılı yasanın 79/10.maddesidir.
Ne var ki, birden fazla işveren hakkında aynı dava dilekçesi ile dava açılabilmesi için işverenler arasında zorunlu veya ihtiyari (isteğe bağlı) dava arkadaşlığının bulunması gerekir.
Zorunlu dava arkadaşlığı maddi hukukun (M.K., B.K., T.T.K) bir hakkın birden fazla kişi tarafından dava edilmesini veya birden fazla kişiye karşı dava açılmasını öngördüğü durumdur. Somut olayda, maddi yönden zorunlu dava arkadaşlığı (örneğin M.K.’nun md. 630 iştirak halinde mülkiyet, B.K.520 adi ortaklık) bulunmadığı gibi şekli yönden dava arkadaşlığı da (M.K. md. 242, M.K. md. 639/3, İ.İ.K, md. 282) söz konusu değildir.
Öte yandan, zorunlu dava arkadaşlığı dışında kalan ihtiyari (isteğe bağlı) dava arkadaşlığının mümkün olduğu haller H.U.M.K.’nun 43.maddesinde a) dava konusu hak veya borcun ortak olması (B.K. Md.142. müteselsil borçluluk) b) borçluların ortak bir işlem (örneğin sözleşme) ile birden çok kişi yararına borç yüklenmiş olması c) davanın aynı nedenden doğması (örneğin, B.K.md.50 birden fazla kişinin haksız fiil sorumluluğu) olarak sayılmıştır. Somut olayda, davalı işverenler arasında anılan maddede öngörülen nitelikte ihtiyari (isteğe bağlı) dava arkadaşlığı da bulunmamaktadır.
Bu durumda, davalı işverenler arasında zorunlu veya ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmadığından, H.U.M.K.’nun 46.maddesi uyarınca davaların ayrılmasına karar verilmesi gerekirken, birlikte görülerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2007/21-255 Esas ve 2007/260 Karar sayılı ve 09.05.2007 tarihli kararı da bu yöndedir.
Kabule göre de; davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesidir. Anılan maddede; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde Mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilecekleri öngörülmüştür.Ancak, mahkemece davaya konu edilen çalışma dönemleri yönünden işe giriş bildirgesi, SGK tespit tutanağı veya müfettiş raporu ya da prim kesintisini içeren ücret bordroları gibi hak düşürücü süreyi kesen belgelerin bulunup bulunmadığı araştırılmadan davanın hak düşürücü süre yönünden reddi de doğru olmamıştır.
O halde tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 17.12.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.