YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/19786
KARAR NO : 2009/16925
KARAR TARİHİ : 24.12.2009
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, tahakkuk ettirilen idari para cezası ve primlerden dolayı düzenlenen ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacı işverenin yanında çalışan işçilerden birinin SGK’na geç bildirilmesi nedeniyle tahakkuk ettirilen idari para cezası ve primlerden dolayı düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece,kararın gerekçesinde idari para cezasının iptaline ilişkin Kayseri 1.Sulh Ceza Mahkemesince karar verildiği ve idari para cezalarına ilişkin itirazlara bakma görevinin İş Mahkemesine ait olmadığı, prim borcuna ilişkin Kurum işlemlerinin ise yerinde olduğu belirtildikten sonra hüküm fıkrasında “Kayseri 1.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2002/12 değişik iş sayılı kararıyla iptal edilen idari para cezası dışında prim borcuna ilişkin davalı kurum işlemlerinin yasal olduğunun tespitine” karar verilmiştir.
Anayasa’nın 141. maddesinde vurgulandığı ve HUMK’nun 388 ve 389. maddelerinde de açıklandığı üzere, mahkeme kararları iddia, savunma ve tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, ihtilaflı konular hakkındaki delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıaların neler olduğu ve bunlardan çıkan sonuçlar ile hukuki sebepler gösterilerek gerekçeli biçimde yazılmalıdır.
Mahkeme kararlarının hangi hususları içermesi gerektiği Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388.maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Nitekim, Yargıtay’ın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Hukuk Genel Kurulu’nun 19.6.1991 gün 323/391 sayılı;10.9.1991 gün 281-415 sayılı; 25.9.1991 gün 355-440 sayılı; 05.12.2007 gün ve 2007/3-981/936 sayılı; 23.01.2008 gün ve 2008/14-29/4 sayılı, 11.02.2009 gün ve 2009/10-53/61 sayılı, kararları).
Somut olayda tahakkuk ettirilen idari para cezasına ilişkin ödeme emirlerinin de iptali istendiği halde hüküm kısmında, çelişkili, açık olmayan ve infazda tereddüt yaratacak bir şekilde (Sulh Ceza Mahkemesince iptal edilen) idari para cezası dışında prim borcuna ilişkin davalı kurum işlemlerinin yasal olduğunun tespitine karar verilmiş, iptali istenen idari para cezalarına ilişkin ödeme emirleri konusunda açık ve anlaşılır hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre, tarafların öteki temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24.12.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.