YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/18660
KARAR NO : 2009/15725
KARAR TARİHİ : 07.12.2009
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 12.4.1982-3.10.2000 tarihleri arası bağkur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava nitelikçe, davacının 12.4.1982-3.10.2000 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında … sigortalısı sayılması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de, bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Yasa’nın 24 ve 25 maddeleridir.
1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesi şekliyle, sigortalılığın oluşumu için kendi ad ve hesabına çalışma olgusunun gerçekleşmesi yanında, ayrıca, kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulu da aramıştır. Bu kuruluşlara kayıt ise, sigortalılığın başlancığı yönünden, yasal karine kabul edilmiştir. 4.5.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Yasa, …’lu olabilme yönünden söz konusu 24. Maddenin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu kaldırmış, sadece yasanın temel ilkesi olan kendi nam ve hesabına çalışma koşulunun gerçekleşmesi durumunda, sigortalılığın oluşacağını yeterli görmüştür. Buna karşın, 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa bağımsız çalışanların sigortalı olabilmeleri yönünden vergi yükümlülüğünü öngörmüş, vergiden muaf olanlarında kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmaları durumunda yine sigortalı sayılacaklarını kabul etmiştir. Nihayet, uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 22.3.1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı Yasa, sigortalılığa karine yönünden vergi kaydının, bu kaydın bulunmaması veya vergiden muaf olunması halinde, esnaf ve sanaktar sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kayıtlarının esas alınacağını belirtmiştir.
Davacının, şahsi sicil dosyası ile dava dosyası kapsamından 12.4.1982 tarihinde Kuruma başvurduğu kendisine verilen ” 237748951″ sicil nolu dosyaya 1983 yılında prim ödediği, Kurumun bu tescili kimlik bilgilerindeki eksiklik nedeni ile geçerli saymaması üzerine, 4.10.2000 tarihinden başlamak üzere başka bir sicil nosu ile davacıyı yasa kapsamına aldığı, davacının 12.4.1982 tarihinden itibaren devam eden vergi ve oda kaydı ile 5.6.1987 tarihinden itibaren devam eden Esnaf sicil kaydının bulunduğu anlaşılmaktadır. Görüldüğü üzere davacının bağımsız çalışmasına esas faaliyeti 12.4.1982 tarihinde başlamış ve kesintisiz devam etmiş olup davacıda kuruma müracaat ederek tescilini istemiştir. Yapılan tescil ve verilen sicil nosu ile davacının yaptığı prim ödemesi karşısında kendisine verilen ” 237748951″ sicil nosunun geçerli olduğu ve bu tarihten itibaren zorunlu … sigortalısı sayılması gerektiği açıktır.
Mahkemece bu yön dikkate alınmaksızın davanın kabulü yerine davada uygulama yeri olmayan 1479 sayılı Yasa’nın geçici 18. Maddesine dayanılarak istemin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 7.12.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.