YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/17857
KARAR NO : 2009/16044
KARAR TARİHİ : 10.12.2009
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, prim, işsizlik, gecikme zammı borcunun olmadığının tespiti ile aksine kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacıya ait araçta trafik kazası sonucu ölen servis görevlisinin Kuruma bildirilmeyen çalışmaları nedeniyle Kurumca davacı hakkında tahakkuk ettirilen prim,işsizlik ve gecikme zammının iptaline ilişkin itirazların Kurum İtiraz Komisyonunca reddi kararının ve prim,işsizlik ve gecikme zamlarının iptaline, davacının Kuruma borçlu olmadığının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, SSK Kayseri sigorta İl Müdürlüğü İtiraz Komisyonu Başkanlığının 15.04.2005 tarih ve 2005/25 sayılı kararının iptaline yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden dava dışı ölen servis görevlisinin çalıştığı… plaka sayıl otobüsün trafikte davacı adına kayıtlı olduğu, davacı ile dava dışı Lüks İpek Taş. Ve Sey. Sanayi Ticaret Ltd. Şirketi arasında noterde 23.03.2000 tarihinde düzenlenen Kira Sözleşmesi ile aracın davacı tarafından bu şirkete iki yıllığına kiraya verildiği, sözleşmede aracın kira süresi içerisinde aracı kullanmadan doğan yakıt, sürücü, muavin, bakım, onarım ve her türlü masrafının kiracıya ait olacağı, kiracının kiralamış olduğu aracı şehirlerarası yolcu taşımacılığında kullanacağı, kira süresi içerisinde bu aracın yapacağı her türlü kazadan doğan maddi ve manevi tazminat borcunun tamamının kiracıya ait olacağı, araç sahibinin bundan sorumlu olmayacağı bildirildiği, trafik kazasının olduğunda da araç sürücüsünün yine dava dışı Metin Karabenli olduğu, Lüks İpek Taş. Sey. San. Ve Tic. Ltd. Şirketi Müdürünün ise sigorta müfettişine verdiği ifade de bu sözleşmenin şekilden ibaret olduğu, gerçekte tüm masrafların araç sahibine ait olduğu, kendilerinin şirket adına yolcu taşımacılığı yapan araç sahiplerinden komisyon aldıklarını, araç sahiplerinin kendi adlarına gelir-gider faturalarını kestiklerini, sözleşmenin ise Ulaştırma Bakanlığı Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğünce başlatılan matbu sözleşme olduğunun beyan ettiği, davacının ise müfettişe otobüste çalışacak şoför ve muavinin ücretlerini kendisinin ödediğini, host ve hosteslerin ise kiraya tutan şirket tarafından işe alınıp ücretlerinin şirket tarafından ödendiğini bildirdiği anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3.maddesinde “İşletenin ; araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi olduğu, ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimsenin işleten sayılacağı” bildirilmiştir.
Öte yandan verilecek karar davacıya ait araçta trafik kazası sonucu ölen servis görevlisinin mirasçılarının da hak alanını doğrudan etkilediğinden işçinin mirasçılarına davanın yöntemince yöneltilmesi gerektiği ortadadır. Oysa, yargılamanın mirasçıların yokluğunda sürdürüldüğü ve sonuçlandırıldığı açıktır.
Yapılacak iş, işçinin vefat ettiği dosyadaki bilgilerden anlaşıldığından,işçinin mirasçılarını tesbit etmek ve davayı yöntemince işçinin mirasçılarına yöneltmesi için davacıya önel vermek, işçinin mirasçılarının ileri süreceği delilleri toplamak, dava dışı şirketten otobüsün işletilmesi ile ilgili tüm ticari kayıtları ve davacının o dönemdeki tuttuğu makbuz, belge, defter gibi tüm kayıtlarını getirterek 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’ndaki işleten sıfatı üzerinde durmak, dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirmek suretiyle davacının işleten veya işveren olup olmadığı belirlenerek çıkacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.12.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.