YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/17795
KARAR NO : 2009/16130
KARAR TARİHİ : 10.12.2009
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalı işveren nezdinde 1.9.1986-22.4.2002 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı, 01.09.1986 tarihinden 22.04.2002 tarihine kadar her yılın Eylül,Ekim,Kasım ,Aralık,Ocak,Şubat,Mart,Nisan ve Mayıs aylarında davalı işverene ait işyerinde mevsimlik işçi olarak çalıştığını ileri sürerek SGK’na eksik bildirilen çalışma sürelerinin tespitini istemiştir.
Mahkemece,davacının çalışmasının Kuruma bildirilen süre kadar olduğu bunun dışındaki çalışma ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tesbit davasının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında, resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olur. Ne var ki bu tür kanıtlar salt bu nedene dayanarak istemin reddine neden olmaz; aksi durumun ispatı olanaklıdır. Somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordro tanıkları ve komşu işyerinin kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Öte yandan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesi uyarınca, işveren tarafından çalışmaları bildirilmeyen veya çalışmaların Kurumca tespit edilmeyen sigortaların, hizmetin geçtiği yılın sonunda başlayarak beş yıllık süre içerisinde dava açmaları gerektiği öngörülmüştür. Mevsimlik çalışmalarda yasada belirtilen beş yıllık hak düşürücü süre mevsimlik çalışmaların her yıl ardarda yapılması halinde çalışmanın en son bittiği yıl sonu esas alınarak saptanır.
Mahkemenin bu tür davaların kişilerin sosyal güvenliğine ilişkin olması ve kamu düzenini ilgilendirdiğini göz önünde tutarak gerektiğinde; doğrudan soruşturmayı genişletmek suretiyle ve olabildiğince delilleri toplaması gerekmektedir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda; davacının davalı işyerinde 12.11.1986-22.04.2002 tarihleri arasındaki çalışmaları kısmi ve kesintili olarak bildirilmiştir.Ayrıca ihtilaf konusu dönemde 20138 nolu işyerinden 1986 yılı 3.dönemde 15 gün 1987 yılı 1.dönemde 36 gün bildirilen çalışması vardır. Dinlenen kısmi bordro tanığı…, davacıyla birlikte bu işyerinde uyuşmazlık döneminin tümünde çalışmamış olup, 2001 yılından itibaren davacının çalışmasını doğrulamıştır.Yeminsiz dinlenen ve davacının annesi olan bordro tanığı … Alev davacının 1986-2002 yılları arasında mevsimlik işçi olarak Eylül-Mayıs ayları arasında çalıştığını doğrulamıştır.
Yapılacak iş;öncelikle davacının sigorta dosyasını getirtmek yukarıdaki tanıkların davacının çalışmasını doğruladığı da dikkate alınarak, tespiti istenen tüm dönemleri kapsayan dönem bordroları Kurumdan celbedilip işyerinde çalıştığı bordrolar ile tespit edilen, davacıyla ile birlikte tespiti istenen tüm dönemlerde çalışmış diğer işyeri çalışanlarının, çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, işyerindeki ve davalılara ait işyerlerinde gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra vsonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.12.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.