Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2008/17740 E. 2009/16121 K. 10.12.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/17740
KARAR NO : 2009/16121
KARAR TARİHİ : 10.12.2009

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, 1.2.2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespiti ile aylığın yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin yurt dışında çalışmaya başladığı tarih olan 14.07.1984 olduğunun tespitine ilişkin verilen kararın yerinde olduğunun anlaşılmasına göre davalı …’nun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davacının yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tesbiti ile birikmiş aylıkların her ay ödenmesi gereken tarihten itibaren yasal faiziyle davalı Kurumdan alınıp davacıya verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 14.07.1984 olduğu ve tahsis talep tarihi olan 03.01.2008 tarihi itibari ile 3201 sayılı Yasa kapsamında Almanya’da geçen 14.07.1984-31.08.1986 ve 20.05.1987-26.08.2002 tarihleri arasındaki 6263 gün çalışmasını borçlanmak için Kuruma başvurduğu, bu çalışmasından 5400 gününe isabet eden 18.900 Doları Kuruma ödediği, 23 yıl 5 ay 19 gün sigortalı ve 5400 gün prim ödemesi bulunduğu konusunda ihtilaf yoktur. Uyuşmazlık, davacının yaşlılık aylığı şartlarının yurt dışı borçlanmasını yaptığı tarih olan 03.01.2008 tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Yasa’nın 60/A-b maddesi uyarınca mı, yoksa 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı Yasa’nın 17. maddesi ile 506 sayılı Yasa’ya eklenen geçici 81. madde hükümlerine göre mi belirleneceği noktasında toplanmaktadır.
506 sayılı Yasa’nın geçici 81/A maddesi, bu Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten önceki yürürlükte bulunan hükümlere göre yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olanlar ile sigortalılık süresi 18 yıl ve daha fazla olan kadınlar ve sigortalılık süresi 23 yıl ve daha fazla olan erkekler hakkında, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümler uygulanacağını kabul etmiştir. Yurt dışı hizmet borçlanmasından sonra tahsis talebinde bulunduğu 03.01.2008 tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa’nın 60/A-b maddesi ile ise sigortalının yaşlılık aylığından yararlanabilmesi için kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olması, 25 yıldan beri sigortalı bulunması ve en az 4500 gün prim ödemesi gerektiğini kabul etmiştir.
Somut olayda davacı, 3201 sayılı Yasa kapsamında Almanya’da geçen 14.07.1984-31.08.1986 ve 20.05.1987-26.08.2002 tarihleri arasındaki 6263 gün çalışmasını borçlanmak için Kuruma başvurup bu çalışmasından 5400 gününe isabet eden 18.900 Doları Kuruma tarihleri 25.12.2007 tarihinde ödemiştir. 4447 sayılı Yasa’nın 17. maddesi ile 506 sayılı Yasa’ya eklenen geçici 81. maddesinin yürürlüğe girdiği 08.09.1999 tarihinde Türkiye’de Sosyal Sigortalar Kapsamında sigortalı olarak çalışması bulunmadığı gibi 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılmış bir borçlanma da bulunmamaktadır. Bu durumda, davacının yaşlılık aylığı bağlanma koşullarının 3201 sayılı Yasa kapsamında Kuruma borçlanmanın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa’nın 60/A-b maddesine göre değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.07.2009 gün ve E:2009/21-309, K:2009/322 sayılı kararı da bu doğrultudadır.
O halde, davalı …’nun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.12.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.