YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/17632
KARAR NO : 2009/6853
KARAR TARİHİ : 14.05.2009
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ile davalılardan Güneydoğu Tarım Satış Koop. Birliği vekilleri ve…… tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenlerle ve temyiz nedenlerine göre davalıların tüm davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalının tazminatın hesabında hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan asgari ücretin esas alınması zorunludur. Öte yandan asgari ücret kamu düzenine yönelik olduğunda hakim bu hususu resen gözönünde tutmakla yükümlüdür.Somut olayda davacının maddi zararı olay tarihindeki ücreti asgari ücrete oranlanmak, suretiyle hesaplanmış, hüküm tarihine en yakın tarih olan 1.1.2008 tarihinde yeni asgari ücretin yürürlüğe girdiği bilinmektedir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve özellikle bilirkişinin hesap yaptığı 7.8.2007 tarihinde yürürlükte olan asgari ücretin esas alınması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir..
Yapılacak iş; hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan asgari ücret nazara alınarak bilirkişiye zarar hesabı yaptırılarak, davacıya bağlanan gelirin hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan verilere göre belirlenen peşin sermaye değerini SGK’dan sorularak hesaplanan tazminattan düşülmek suretiyle sonucuna göre karar vermektir.
3- Davacının iş kazası sonucu % 34,2 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olayda davalı işverenin işçisi olan davalı Mualla Kuzucu % 100 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
B.K’nun 47. Maddesinde hakimin bedensel bütünlüğün bozulması halinde olayın özelliklerini göz önünde tutularak zarar görene adalete uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar vereceği öngörülmüştür. Bedensel bütünlük eş deyişle vücut bütünlüğü kavramının fizik bütünlük yanında ruhsal bütünlüğü ve sağlığı da kapsadığı tartışmasızdır. Olayın özelliklerinin neler olduğu 22.6.1966, 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanmıştır. Bunlar her olayda değişebilir. Bu nedenle hakiminin kararında bu özellikleri objektif ölçülere göre göstermesi gerekir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde davacının miktar itibariyle manevi tazminat talebi ılımlı olduğu halde mahkemece istemin kısmen kabule karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
4- Mahkemenin kabulüne göre ; ayrı dava konusu edilebilecek tazminat isteklerinin aynı dosyada sonuçlanması halinde hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminat tutarları üzerinden davacı yararına ayrı ayrı avukatlık ücreti yerine toplam tazminat üzerinden avukatlık ücretine hükmedilmesi, S.G.K.Başkanlığı tarafından sigortalıya bağlanan gelirlerde katsayı değişmesi nedeniyle meydana gelen artışlar sonucu yeniden hesaplanan peşin sermaye değerinin zararı karşıladığı hallerde, davacının dava açarken bu hususları bilmesi mümkün bulunmadığından, maddi tazminat isteminin bu gerekçeyle reddi nedeniyle davalı yararına avukatlık ücreti takdir edilemeyeceğinin nazara alınmaması, yine hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10. maddesinin 2. fıkrasına göre manevi tazminat davalarında davanın kısmen reddi durumunda davalı yararına tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanacak ücretin, davacı yararına hüküm altına alınan avukatlık ücretini geçemeyeceği açıkça belirtildiği halde mahkemece manevi tazminatın kısmen kabulüne rağmen davalı yararına hükmedilen avukatlık ücretinin davacı için hesaplanan ücreti geçecek şekilde karar verilmesi, ayrıca bu tür zararlandırıcı sigorta olayında maddi ve manevi zararın meydana geldiği olay tarihiden faiz istem bulunması halinde faize olay tarihinden karar verilmesi gerekirken somut olayda mahkemece bu yöndeki davacı istemine rağmen hüküm altına alınan maddi tazminat için dava tarihinden, manevi tazminata ilişkin faiz istemi konusunda ise olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi de hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykrı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcı ile 60.00 TL temyiz başvurma harcının temyiz eden davalılara yükletilmesine, 14.5.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.