YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/17305
KARAR NO : 2009/7404
KARAR TARİHİ : 28.05.2009
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahipleri olan davacıların maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişindir.
Mahkemece işyerinde faili meçhul kişilerce öldürülen sigortalının işverenine karşı hak sahiplerince açılan davada, SGK’nun rücu alacağına ilişkin Kadıköy 1.İş Mahkemesi’nin 2006/13 Esas ve 2006/829 Karar sayılı dosyasında esas alınan 27.04.2005 tarihli kusur raporu dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden 07.07.2002 tarihinde davalıya ait beyaz eşya satışı işyerinde şoför ve servis elemanı olarak çalışan sigortalının faili meçhul kişilerce tabancayla başından vurularak öldürüldüğü, bu olayla ilgili olarak Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen 2002/19800 numaralı hazırlık soruşturmasının faili meçhul evrak olarak takip edildiği anlaşılmaktadır. Hak sahiplerinin işverene karşı açtıkları tazminat istemine ilişkin bu davada yeniden kusur raporu alınmayarak, SGK’nun rücu alacağına ilişkin Kadıköy 1.İş Mahkemesi’nin 2006/13 Esas ve 2006/829 Karar sayılı dosyasında esas alınan 27.04.2005 tarihli kusur raporunun hükme esas alındığı, anılan kusur raporunda sigortalıyı öldüren faili meçhul kişilerin % 100 oranında kusurlu olduğu dikkate alınarak, 15.05.2008 tarihli hesap raporunda % 100 kaçınılmazlık halinin bulunduğu düşünülmek suretiyle hesap yapıldığı, mahkemece, % 100 kaçınılmazlık oranı ile hesap edilen maddi zararın % 40’ndan davalı işverenin sorumlu tutulduğu görülmektedir.
Kadıköy 1.İş Mahkemesi’nin 2006/13 Esas ve 2006/829 Karar sayılı dosyası, SGK’nun rücu alacağına yönelik olup, anılan dosyada, haksahipleri için belirlenen tazminatı işveren kesin hüküm çevresinde ödemediğinden, söz konusu dosya bu davada rücu davasında taraf olmayan hak sahibi davacılar yönünden Kurumun rücu alacağı dışında kesin delil niteliğinde bağlayıcı güç ve nitelikte değildir. Kaldı ki kesinleşen rücu dosyasında 506 sayılı Yasa’nın 10.maddesi gereğince işverenin kusursuz sorumluluğuna gidilmiştir. Oysa bu dava, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahipleri olan davacıların maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişindir. Olay iş kazası olup, iş hukuku ve sosyal güvenlik ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmeye tabi tutulmalıdır. İşverenin iş kazası sonucu meydana gelen zarar nedeniyle hukuki sorumluluğu yasa ve içtihatlarla belirlenmiş olan ayrık haller dışında ilke olarak iş aktinden doğan işçiyi gözetme(koruma) borcuna aykırılıktan kaynaklanan kusura dayalı sorumluluktur. Bu nedenle rücu dosyasındaki kusur raporu bu davada hükme esas alınamaz.
İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işverenin işçilerin sağlığını ve güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanunu’nun 77. maddesinin açık buyruğudur.
İş kazasından doğan tazminat davalarının özelliği gereği, İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları gözönünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken İşçi Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmelidir.
Oysa hükme dayanak alınan 27.04.2005 tarihli kusur raporunda, İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşullar gözönünde tutularak ve özellikle olayın oluş biçimine ve işyerinin niteliği ve konumu nazara alınarak, işverenin işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere uyulup uyulmadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenerek kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmamıştır. Hal böyle olunca hükme esas alınan kusur raporunun İş Kanun’un 77. maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği, giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.
Mahkemece yapılacak iş, işçi sağlığı ve iş güvenliği dalında uzman bilirkişilere konuyu yukarıda açıklandığı biçimde inceletmek ve özellikle işyerinin konumu ve niteliği gözetilerek bu tür işyerlerinde alınması gerekli önlemlerin neler olduğu gözönünde tutularak, kusurun aidiyeti ve oranlarını saptamaktan ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın kusurun kimde olduğunu dayanaklar ile açıklamayan, denetime elverişsiz kusur raporu hükme dayanak alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz ve temyiz başvuru harcının istek halinde taraflara iadesine,28.05.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.