YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/16763
KARAR NO : 2009/15696
KARAR TARİHİ : 07.12.2009
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalı işveren nezdinde 1992-1993, 1993-1994 ve 1996-2004 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı, davalı …’na bağlı Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğüne ait iş yerinde 1992-1993, 1993-1994, 1996-2004 yılları arasındaki eğitim ve öğretim dönemlerinde aylık 30 tam gün süre ile hizmet akdine dayalı olarak çalıştığından Kurum’a bildirilmeyen sürelerin tesbitini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının davalı işyerinde Kurum’a bildirilenler dışında 1081 gün çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
21.5.1977 tarihli … kurumlarında sözleşmeli veya ek ders görevi ile görevlendirilecek uzman ve usta öğreticiler hakkında yönetmelik ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca yürürlüğe konulan … öğretmen ve yöneticilerinin ücretli ders saatlerine ilişkin 4.11.1983 tarihli Bakanlar kurulu kararında kadrolu bulunmayan uzman ve usta öğreticilerin “ders ücreti karşılığı” görevlendirileceği açıkça belirtilmiştir. Ayrıca, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63. maddesi ( 1475 sayılı Kanun’un 61. maddesi) gereğince 7,5 saatlik çalışma süreleri bir gün kabul edilmektedir.Aynı Kanun’un 13.maddesinde ise kısmi süreli ve tam süreli iş sözleşmeleri ile ilgili düzenleme yer almaktadır.
Öte yandan, davacının çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü işyeri bir kamu kuruluşuna aittir. Kamu kuruluşlarında çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıldır. Nitekim, davacıya ait çalışmaların resmi kayıtlara intikal ettirildiği de tartışmasızdır. Mahkemece, davacının kayıtlarda gözükmeyen çalışmaların hangi nedenle bildirim dışı kaldığı gereğince ve yeterince araştırma konusu yapılmamıştır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının hizmet cetveline göre davalı işyerinde geçen 2.11.1992-9.6.2004 tarihleri arasındaki çalışmalarının kısmi olarak bildirildiği, 1.11.1994-31.1.1995 ve 7.10.1999-16.1.1999 tarihleri arasında başka işyerlerinde çalıştığı, bildirimleri davacı ile benzer şekilde kısmi olan iki bordro tanığının dinlendiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının her eğitim ve öğretim döneminde işe giriş bildirgesinin verildiği tarihten itibaren birinci sömestr ve yaz tatilleri dışında eğitimin devam ettiği sürelerde davacının aylık 30 tam gün çalıştığı kabul edilerek eksik günlerinin tespitinin yapıldığı, davalı işyeri vekili cevabında davacının girdiği ders saatlerine göre 7,5 saat bir gün üzerinden hesaplanarak hizmetlerinin bildirildiğini beyan ettiği, davalı işyerinden puantaj, ders programı ve ücret belgelerinin getirtilmediği anlaşılmaktadır.
Somut olayda davacının davalı işyerinde hizmet akdine bağlı olarak çalıştığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır Uyuşmazlık davacının davalı işyerinde geçen çalışmalarının kısmi veya tam süreli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Hal böyle olunca davacının günlük mesaisinin tamamını bu işe ayırıp ayırmadığının ve aynı işyerinde tam gün süreli çalışan emsal çalışanlarla aynı işi yapıp yapmadığının yada tam gün süreli çalışan emsal çalışanlara göre önemli ölçüde daha az çalışıp çalışmadığının belirlemek için davalı işyerinden davacı adına düzenlenen, puantaj kayıtları, ders programları, ücret belgeleri getirtilerek incelenmeli, okula geliş ve ayrılış saatleri de göz önüne alınarak davacının günlük girilen ders saati itibariyle mesaisini tam gün olarak davalı işveren nezdinde geçirip geçirmediği, diğer bir anlatımla bir günlük çalışma mesaisinin tümünü davalı işyerine hasredip etmediği saptanarak, mesainin düşümünü işyerine haczettiği günlerde 7,5 saat çalışma esas alınmalı aksi halde her bir 7,5 saatlik çalışmanın 1 gün kabul edilmek suretiyle hesap yapılası gerekirken, ifadeleri yetersiz olan tanık beyanlarını esas alan bilirkişi raporuna göre sonuca gidilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 7.12..2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.