YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/15684
KARAR NO : 2009/16852
KARAR TARİHİ : 22.12.2009
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı,davalılardan işverene ait işyerinde 2.4.1992-1.11.2004 tarihleri arasında çatıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı, davalıya ait lunapark işyerinde 02.04.1992–01.11.2004 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak sürekli çalıştığının tespitini istemiştir.
Mahkemece kesintili çalışmanın aksinin ispatlanamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının 01.02.1998 tarihinden sonraki çalışmalarının noksansız olarak Kuruma bildirildiği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık konusu olan 02.04.1992–31.01.1998 tarihleri arasında kalan döneme gelince, davalı işverene ait işyerinin 01.04.1992 tarihinden itibaren yasa kapsamında bulunduğu, anılan dönemde 01.06.1996 tarihli işe giriş bildirgesiyle birlikte 01.06.1996 tarihinden itibaren davacının, işyerindeki çalışmalarının işe giriş bildirgelerine, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirildiği ve bildirime uygun olarak da primleri ödendiği dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Mahkemece uyuşmazlık konusu dönemde işverenin kayıtlarında çalışmaları bulunmayan tanıklar dinlendikten sonra davanın reddine dair verilen karar hatalıdır. Gerçekten kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Öte yandan işe giriş bildirgesi ve bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Başka bir anlatımla yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemez. Dairemizin, giderek Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır.
Yapılacak iş, davacının tespitini istediği sürelerle ilgili olarak eğer varsa davalı işverenin ücret bordrolarında davacının imzası olanlar saptanarak imzasını içeren bordrolara geçmiş sürelerin dışındaki sürelerle ilgili olarak istemin reddine, imzalı olmayan bordrolardaki süreler yönünden de işverence SGK’na verilen dönem bordrolarında kayıtlı tanıklar saptanarak, bu tanıkların bilgilerine başvurmak, dönem bordroları yok ise işverenin komşu işyerlerinin kayıtlarına geçmiş kişileri veya benzer işi yapanların kayıtlara geçmiş kimseleri tespit edilip dinlenmek, işyerine ilişkin Kurum şubesinde bulunan işyeri dosyası ile davacıya ait işyerindeki şahsi dosyalarını celbetmek, muhtasar vergi beyannamelerini incelemek ve tüm deliller toplandıktan sonra delilleri takdir edip ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 22.12.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.