Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2008/14471 E. 2009/11925 K. 05.10.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/14471
KARAR NO : 2009/11925
KARAR TARİHİ : 05.10.2009

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, çalışma gücünü yitirdiğinden 1.4.2004 tarihinden itibaren malullük aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı, l.4.2004 tarihinden itibaren maluliyet aylığına hak kazandığının tesbitini istemiştir.
Mahkemece istemin reddine karar vermiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının 1.10.2003 tarihinde Kurumdan maluliyet aylığı talebinde bulunduğu, Kurumca talep edilen belgelerin ve … Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölüm Başkanlığı’nın 18.3.2004 tarihli, davacıdaki rahatsızlığın şizofreni olduğuna ilişkin raporun incelenmesi sonucunda, Kurumun 21.4.2004 tarihli kararı ile davacıdaki rahatsızlığın Kurum sigortalısı oluş tarihinden öncede mevcut olduğu gerekçesi ile 1479 sayılı Yasa’nın 28/2 maddesi gereğince maluliyet aylığı isteminin red edildiği, Mahkemenin talebi üzerine Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’ndan alınan 1.12.2006 tarihli raporda, davacının çalışma gücünün 2/3’ünü kaybetmiş olduğundan malul sayılmasına, maluliyet başlangıcının … Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Bilim Bölümünün 18.3.2004 tarihli raporunun olduğuna ve 26.8.2002 tarihinden önce hastalığı ile ilgili malul olmadığına karar verildiği, Kurum ile Yüksek Sağlık Kurulu raporu arasındaki aykırılığın giderilmesi amacıyla konunun Adli Tıp Kurumuna götürüldüğü, Adlı Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu’nun 23.1.2008 tarihli raporunda, davacıdaki paranoid şizofreni rahatsızlığı nedeniyle, işe giriş tarihi olan 26.8.2002 tarihinde ve halihazırda beden çalışma gücünün en az 2/3’sini kaybettiğinin bildirildiği, 26.8.2002- 1.10.2003 tarihleri arasında 1479 … sigortalısı olan davacının, bu çalışmasından önce de l.l2.l990 – 11.3.2002 tarihleri arasında 3298 günlük 506 sayılı Yasa’ya tabi hizmetinin bulunduğu görülmüştür.
Davacının 1479 … hizmeti yalnız başına aylık bağlanmasına yeterli olmayıp 506 sayılı Yasa’ya tabi hizmetleride dikkate alınarak hizmetlerinin birleştirilmesi yoluyla aylık bağlanmasının mümkün bulunmasına göre, 2829 sayılı Yasa’nın 8/2 maddesi uyarınca hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu Kurumca aylık bağlanacağı belirtildiğinden davacıya 1479 sayılı Yasa mevzuatı itibariyle aylık bağlanması gerekir.
Mahkemece 2829 sayılı Yasa’nın 6.maddesinde öngörülen ve Kurumlardan herhangi birine ilk defa sigortalı olunan tarihin sigortalılık süresinin başlama tarihi olduğu dikkate alınmaksızın hizmet birleştirmesi yapılmaksızın aylık bağlanması durumunda geçerli olan 1479 sayılı Yasa’nın 28/2 maddesindeki ifade yanlış yorumlanarak sigortalıdaki rahatsızlığın başlangıcı yönünden … hizmeti esas alınarak sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.
1.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 25/2 maddesinde de, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce sigortalının çalışma gücünün % 60’ını veya vazifesini yapamayacak derecede meslekte kazanma gücünü kaybettiği önceden veya sonradan tespit edilerek, sigortalının bu hastalık veya özrü sebebiyle malullük aylığından yararlanamayacağı belirtilerek, ayrım yapılmaksızın ilk defa çalışmaya başlanılan tarih esas alınarak malullük aylığı hakkında karar verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Kabule göre de, Yüksek Sağlık Kurulu’nun 1.12.2006 tarihli kararında, davacının 2/3 oranında çalışma gücünü kaybettiğinden malul sayılmasına, maluliyet başlangıcının … Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin 18.3.2004 tarihli sağlık kurulu raporunun sayılmasına ve 26.8.2002 tarihinden önce hastalığı ile ilgili malul olmadığına ilişkin görüş bildirilmesine karşılık, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’nun 23.1.2008 tarihli raporunda, davacının işe giriş tarihi olan 26.8.2002 tarihinde ve halihazırda beden çalışma gücünün 2/3’sini kaybettiğinin belirtilmesi, böylece her iki Kurumun raporları arasında maluliyet başlangıcı yönünden açıkca farklılık bulunduğu nazara alınıp konunun Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’na götürülerek çözüme kavuşturulması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsiz olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözardı edilerek konulan hüküm usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 5.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.