Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2008/11913 E. 2009/8265 K. 09.06.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/11913
KARAR NO : 2009/8265
KARAR TARİHİ : 09.06.2009

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı (3.Kişi) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde yetkisizliğine karar vermiştir.Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı üçüncü kişi, borçlu …İhtiyaç Maddeleri Pazarlama Ticaret A.Ş. hakkında takibin yapıldığı Ankara 18. İcra Müdürlüğünün talimatı üzerine Nevşehir 1. İcra Müdürlüğünce haczedilen taşınır mallların mülkiyetinin kendisine ait olduğunu öne sürerek istihkak davası açmıştır.
Davalı alacaklı yanca süresinde ileri sürülen yetkisizlik itirazı üzerine mahkemece, davanın takibin yapıldığı Ankara İcra Mahkemesinde açılması gerektiği nedeniyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
Uyuşmazlık, hacizli malın bulunduğu yerde istihkak davası açılıp açılamayacağı noktasında toplanmaktadır. Olayda uygulanması gereken HUMK’nun 512/1 maddesi hükmüne göre, istihkak davası “ eşyanın bulunduğu ve yahut haczin vazolunduğu” yerde açılabilir.
Bu özel yetki kuralları HUMK’nun 9. maddesinde düzenlenen genel yetki kuralına ayrıcalık oluşturur. İİK’nun 50. maddesi hükmü gereği HUMK’nun yetkiye ilişkin hükümleri takip hukukunda da uygulanır.
Bu ilkelerden hareketle, hacizden kaynaklanan taşınır mallara ilişkin istihkak davaları (İİK’nun 97-99) aşağıda gösterilen yerlerde açılabilir.
1-Haciz, İcra takibinin yapıldığı yerde konulmuş ise üçüncü kişi veya alacaklı yanca istihkak davası icra takibinin yapıldığı yerde açılabilir. (HUMK md.512/1)
2-Haciz, takip icra dairesinin talimatı üzerine ( istinabe yolu ile) başka bir icra dairesince konulmuş ise (İİK md.79/2) üçüncü kişi veya alacaklı yanca istihkak davası hacizli malın bulunduğu yerde açılabilir (HUMK md.512/1)
Bu durumda üçüncü kişi veya alacaklı istihkak davasını, icra takibinin yapıldığı yerde de açabilir. Her ne kadar HUMK’nun 512/1 maddesinde, yanlış çeviri sonucu “ haczin vazolunduğu “ deyimi kullanılmış ise de, bunu kaynak Nöşatel Usul Kanunu’nun 463. maddesinde olduğu gibi “ icra takibinin yapıldığı yer ( for dela poursuite) “ şeklinde anlamak gerektiği uygulama ve öğretide kabul edilmiştir. (Prof. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001 cilt 1. sh. 535-536)
3-Yukarıda belirtilen özel yetki kuralları, HUMK’nun 9. maddesinde düzenlenen genel yetki kuralını kaldırmamıştır. Bu nedenle, üçüncü kişi veya alacaklı yanca istihkak davası, yasada ayrıca öngörülmüş olmadıkça, davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Bu genel kuralın ayrıcalıkları arasında taşınmazlara ilişkin istihkak davası ( HUMK md. 13) ile iflastaki istihkak davası ( İİK md.228) gösterilebilir.
4-Bazen haczi uygulayan talimat ( istinabe olunan) icra dairesinin bulunduğu yer, ile hacizli malın bulunduğu yer, hatta takip yeri ayrı ayrı olabilir. Bu durumda yalnız üçüncü kişi tarafından istihkak davası hacizli malın bulunduğu yerde açılabilir.
Gerçekten hacizli malın bulunduğu yerde kanıtların bulunduğu düşünülürse, bunların gerek icra mahkemesi önüne götürülmesinde kolaylık, gerek hacizli mal üzerinde keşif yapılmak, hakimin eşyayı bizzat görüp buna ilişkin bilgisini pekiştirmek, maddi olguya nüfuz etmek gibi uyuşmazlığı çabuklukla çözümleyecek olanakları elde etmesi yönünden davanın bu yerde açılmasının yararlı olduğu gibi dava ekonomisine ve takip hukukunun amacına uygun düşeceği ortadadır. Uygulama ve öğretinin görüşü de bu yoldadır. ( Y.15 Hukuk Dairesi 27.3.1989 gün 244-1477) ( Talih Uyar istihkak davaları 1994. sh. 319-320)
İstihkak davası, bu yetkili icra mahkemelerinden birisinde açılırsa mahkemece yetkisizlik kararı verilemez. Bu nedenle yetkisizlik itirazının reddedilerek talimat icra dairesince haczedilen malın bulunduğu yerdeki yetkili Nevşehir İcra Mahkemesinde açılan davanın esasının incelenmesi gerekirken yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.