YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/11045
KARAR NO : 2009/8670
KARAR TARİHİ : 16.06.2009
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 1.6.1984 tarihi olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı, sigorta başlangıç tarihinin 01.06.1984 olduğunun tesbitini istemiştir.
Mahkemece, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01.06.1984 olduğunun tesbitine karar verilmiş ise de; bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
Davacıya ait 01.06.1984 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı Kuruma süresi içerisinde verildiğine dair uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya ait ve (…) sigorta sicil nolu …işyerinde 1.6.1984 tarihinde işe başladığına dair işe giriş bildirgesi Kuruma verilmiş, ancak işyerinden 1984/2. dönem bordrosu verilmemiş, (14720719) sayılı sigorta hizmet cetvelinde de davacının işe giriş bildirgesinin verildiği işyerinden her hangi bir çalışması bildirilmemiş, işyeri Ayşe Doğan adına 15.12.1976 tarihi itibariyle 506 sayılı Yasa kapsamına alınmış, 31.12.1985 tarihinde Yasa kapsamından çıkmıştır.
Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten ifadesi hükme dayanak alınan tanıklar davacıyla birlikte bu işyerinde çalışan, kayıtlara geçmiş kişilerden değildir. Komşu işyeri tanıkları da davacıyı tanımadıklarını ve dolayısıyla çalışmadığını belirtmişlerdir. Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek, tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez.
Öte yandan, 506 sayılı Yasa’nın 60/G maddesine göre 18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık sürelerinin 18 yaşını doldurdukları tarihte başlayacağı kabul edilmiş, Geçici 54. madde de ise 1.4.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında 60/G maddesinin uygulanmayacağı hükmü getirilmiş olmakla, davacının işe giriş bildirgesinin 1.6.1984 tarihinde verildiği ve bu tarihte 16 yaşında olduğundan bildirge tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabulü de mümkün değildir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında davacının 1.6.1984 tarihinde Ayşe Doğan adına Kurumda kayıtlı ve fakat Mümin Doğan’ın işlettiği işyerindeki çalışması, somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.