Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2008/11028 E. 2009/8668 K. 16.06.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/11028
KARAR NO : 2009/8668
KARAR TARİHİ : 16.06.2009

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı,davalı işveren nezdinde 1.1.1992-17.8.2005 tarihleri arası çalıştığının tespiti ile işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

KARAR

Dava, davacının davalıların murisine ait handa 1.1.1992-17.8.2005 tarihleri arasında kesintisiz olarak geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti ile bir kısım işçilik alacaklarının davalı işverenlerden tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.
Dava hukuksal nitelikçe, çalışılmasına rağmen Kurum’a bildirilmeyen hizmetlerin tesbitine ilişkindir. Bu yönüyle dava konusunun doğrudan 506 sayılı Yasa’da öngörülen sigortalılık hak ve yükÜmlülüklerini etkileyeceği ortadadır. Sözü edilen sosyal sigortalılık, kişinin Anayasa’da ifadesini bulan temel sosyal haklardan olan sosyal güvenlik hakkına ilişkindir.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde davanın esasına girilerek fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten sosyal güvenlik hakkına ilişkin ve kamu düzenini ilgilendiren bu tür davalarda mahkeme tarafların beyan ve delilleriyle sıkı sıkıya bağlı olmaksızın, resen araştırma ilkesi gereğince delilleri kendisi araştırıp sonucuna göre bir karar vermek zorundadır. Kaldı ki davacı vekili 1.2.2007 havale tarihli dilekçesiyle hem davalı işverenin mirasçılarının isim ve adreslerini hem de üç tane tanık ismini duruşma arasında verilen süre içerisinde mahkemeye bildirmiştir. Bu durumda davacının kesin süre içerisinde delillerini ve tanıklarını bildirmediğinden dolayı davasının usulden reddi mümkün değildir.
Yapılacak iş; davanın kamu düzenini ilgilendirdiği ve davada resen araştırma ilkesinin uygulandığı gözetilerek, davanın esasına girilmek suretiyle çıkacak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 16.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.