YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/6954
KARAR NO : 2008/3982
KARAR TARİHİ : 11.03.2008
MAHKEMESİ : Dörtyol 1. İş MahkemesiTARİHİ : 05/12/2006NUMARASI : 2005/86-2006/1923 Davacı, davalı işveren nezdinde 17.7.1972 tarihinden askere sevk tarih arasında geçen çalışmalarının tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildiDava, davacının davalı işverene ait …..sigorta nolu işyerinde 17.07.1972 tarihinden askere sevk tarihi arasında geçen, davalı Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının davalı işverene ait işyerinde 17.07.1972-02.03.1973 tarihleri arasında çalıştığının tesbitine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden davalı işveren tarafından davacının (…..) sicil nolu iş yerinde 17.07.1972 tarihinde işe girdiğine dair işe giriş bildirgesinin verildiği, davalı işverence bildirilmiş herhangi bir başka hizmetinin bulunmadığı, davalı işyerinden kuruma sadece 1978/1. dönem bordrosunun verildiği, işyerinin 17.7.1972 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alınıp 30.6.1979 tarihinde çıkarıldığı, davacının 3.3.1973-3.11.1974 tarihleri arasında askerlik hizmetini yaptığı anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10.maddesinde bu tür hizmet tesbiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür.Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten ifadesi hükme dayanak alınan tanıklar davacıyla birlikte bu işyerinde çalışan, kayıtlara geçmiş kişilerden olmadığı gibi, aynı çevrede benzer işi yapan başka işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş kimselerden de değildir. Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek, tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez.Yapılacak iş; S.S.K. Belediye gibi resmi kurumlarla yazışma yapılarak gerekirse zabıta marifetiyle tespit edilecek işyerine komşu olan diğer işyerlerinde 17.07.1972 tarihinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının beyanlarına başvurularak çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.