Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2007/13883 E. 2008/6553 K. 28.04.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/13883
KARAR NO : 2008/6553
KARAR TARİHİ : 28.04.2008

MAHKEMESİ : İstanbul 6. İş Mahkemesi
TARİHİ : 25/04/2007
NUMARASI : 2003/484-2007/170

Davacı, davalı işveren nezdinde 01.10.1999-01.04.2000 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak 01.10.1990-01.04.2000 tarihleri arasında sürekli çalıştığının tespitini istemiştir.
İstek, tanık sözlerine dayanılarak aynen hüküm altına alınmış ise de varılan bu sonuç eksik incelemeye dayalı olduğundan usul ve yasaya uygun değildir.
Gerçekten, bu tür hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79. maddesi olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmanın konusu, niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli ve dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde çalışan işyerinde kayıtlı bordro tanıkları yada komşu ve yakın işyerlerinde çalışan kayıtlı tanıklar olması sağlanarak çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-532, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579, 2004/21-479-578 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda ise, yukarıda açıklanan şekilde bir inceleme yapılmadığı ortadadır.Davacının çalıştığını ileri sürdüğü apartman işyerine ait kayıt ve belgeler yöntemince davalıdan istenip dosyaya eklenmediği gibi işyerinin kurumda bulunan dosyası ile tespiti istenen tüm süreleri kapsar şekilde işyerinden Kuruma verilen dönem bordoları da istenmeden ve özellikle işyerlerinden oluşan ve iş hanı olarak kullanıldığı anlaşılan apartman da kapıcı olarak uzun yıllar M.Ş.’in çalıştığı davacının bu kişinin ölümünden sonra kapıcılık yaptığına ilişkin iddia ve beyanlar olduğu,davacının bu işyerinden 1.4.2000-1.10.2001 tarihleri arasında ihtilafsız çalışmasının da bulunduğu açık olduğu halde bu husus ile davacının ileri sürülen çalışmasının niteliğinin ne olduğu kapıcı-bekçi olarak ne şekilde çalıştırıldığı iddiası ve çalışma süreleri dahi araştırılmadan sadece kayıtlı olmayan tanık beyanları ile hüküm kurulduğu açıktır.
Yapılacak iş,yukarıda açıklandığı şekilde inceleme yapılmakla birlikte özellikle işverence SSK’ya verilen dönem bordoları istenerek bu bordrolarda kayıtlı, davacı ile aynı dönemde birlikte çalışmış tanıklar saptanarak, bu tanıkların bilgilerine başvurmak, gerektiğinde işyerinin han olması nedeniyle burada bulunan işyerlerinin kayıtlarına geçmiş kişileri veya benzer işi yapanların kayıtlarına geçmiş kimseleri tespit edip, kayıtlarını isteyerek dinlenmek, işyerine ilişkin Kurum şubesinde bulunan işyeri dosyası ile, davacıya ait işyerindeki şahsi dosyalarını eklemek ve tüm deliller toplandıktan sonra delilleri takdir edip gerektiğinde bilirkişi raporu da alarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.