Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2007/13774 E. 2008/6571 K. 28.04.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/13774
KARAR NO : 2008/6571
KARAR TARİHİ : 28.04.2008

MAHKEMESİ : İzmir 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 14/05/2007
NUMARASI : 2004/564-2007/232
Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 1.7.1985 olduğu tespiti, 16231823 ve 20631718 sigorta sicil numaralarının kendisine ait olduğu tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakim tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, 1.7.1985 tarihli işe giriş bildirgesindeki yanlış nüfus bilgileri düzeltilerek bildirgenin kendisine aidiyeti ile giriş bildirgesindeki tarihin sigortallık başlangıcı olarak tesbitini talep etmiştir.
Mahkeme, eksik araştırma, inceleme ve yetersiz bilirkişi görüşü doğrultusunda istemin kabulüne karar vermiştir.
Davada çözümlenmesi gereken birbirine bağlı iki hukuksal sorun söz konusudur. Birincisi işe giriş bildirgesinin davacıya ait olup olmadığı, ikincisi giriş bildirgesi davacıya ait ise, gerçekten eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığına ilişkindir. Aidiyet davalarında kaydın davacıya ait olup olmadığının tesbiti için aynı isimde bir başka şahsın bulunup bulunmadığı ilgili nüfus idarelerinden sorulmalı, belgedeki imza ve varsa fotoğraf üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmalı, davacıyı yakından tanıması gereken işveren, müdür, şef, ustabaşı ve aynı dönemde çalışan çalışma arkadaşları tanık olarak dinlenilmeli, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmeli, sigortalılık başlangıcının tesbiti yönünden ise, bir kimsenin 506 sayılı Yasa’nın 2. maddesinin belirlediği biçimde eylemli olarak çalışmasının gerektiği, bu yönün aynı Yasa’nın 6. maddesinde de vurgulandığı, bu bakımdan davacının işyerinde fiilen çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılmasının gerekliliği dikkate alınarak aynı dönemde birlikte çalışan ve kurum dönem bordrolarında gösterilen kişilerin, gerektiğinde de komşu işyerlerinden kayıtlara geçmiş kimselerin bilgilerine başvurmak suretiyle bir sonuca varılmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2005/21-371-426, 2005/21-37-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında bu hususlar öncelikle belirtilmiştir.
Mahkemece, işe giriş bildirgesinde davacının ismi dışındaki nüfus bilgilerinin tümüyle farklı olduğu dikkate alınarak giriş bildirgesindeki nüfus bildirgeleri üzerinden davacı ile ilgisi bulunan İnegöl, Polatlı ve Konak nüfus idarelerinden aynı isimde bir başka kimsenin bulunup bulunmadığı yolunda araştırma yapılmadığı yalnızca ilgili yerlerden nüfus kayıtları getirtilmekle yetinildiği, yaptırılan imza incelemesi sonucunda imzanın davacıya ait olmadığı açıkça belirlenmesine karşılık bu hususunda göz ardı edildiği, işyerinden Kuruma verilmiş 1985/2. dönem bordrosu bulunmasına karşın bordroda yer alan hiçbir çalışanın dinlenilmediği, işyerinde staj yaptığını beyan eden ve davacının kardeşi olan dolayısıyla uygun nitelikte bulunmayan iki tanık beyanı ve dosya kapsamına uygun olmayan yetersiz bilirkişi incelemesi ile sonuca gidildiği görülmüştür.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.