Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2007/10721 E. 2008/4156 K. 13.03.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/10721
KARAR NO : 2008/4156
KARAR TARİHİ : 13.03.2008

Mahkemesi : Tokat İş Mahkemesi
Tarih : 10.4.2007
No : 2136-367

Davacı 1.10.1984-31.12.2003 tarihleri arası Bağ-Kur sigortalılığın ve prim borçlarının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2- Dava, davacının 1.10.1984-31.12.2003 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olmadığının ve bu döneme ilişkin prim borcu bulunmadığının tesbiti ile aksi yöndeki Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacının 1.10.1984-3.10.2000 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olmadığının ve bu döneme ait prim borcu bulunmadığının tespitine aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 15.3.1984-12.8.1984, 1.10.1984-31.12.2003 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olduğu ve 30.4.1984, 25.6.1984 ve 21.7.2004 tarihlerinde prim ödemelerinin bulunduğu ihtilaf konusu dönemde 20.5.1984-30.9.1984, 1.12.1984-31.12.1984, 15.8.1985- 30.8.1985 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalı olduğu, 01.01.2004 tarihinden itibaren de 506 sayılı Yasa’ya tabi isteğe bağlı sigortalılığının devam ettiği, 15.03.1984-12.08.1984, 12.09.1984-04.04.2001 tarihleri arasında vergi kaydı bulunduğu, 21.04.1999 tarihinden beri sicil kaydının devam ettiği, oda kaydının araştırılmadığı, 22.03.1984 tarihli bildirge üzerine Kurum’un davacıyı vergi kaydına göre 15.03.1984 tarihinde 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalı olarak kayıt ve tescil ederek vergi kaydının sona erdiği 12.08.1984 tarihinde terkin ettiği ve yeniden davacıyı 12.09.1984 tarihinde başlayan vergi kaydına göre SSK.’na tabi 20.05.1984-30.09.1984 tarihleri arasındaki zorunlu çalışmasının sona erdiği tarihten sonra 01.10.1984 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olarak kabul ettiği ve davacının 01.01.2004 tarihinde başlayan isteğe bağlı SSK.’na tabi sigortalılığını dikkate alarak 31.12.2003 tarihinde terkin ettiği anlaşılmaktadır.
Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olması nedeniyle “çakışan sigortalılık” olarak adlandırılan, bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hali, zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde yasalarda yer alan düzenlemelerle önceden başlayan sigortalılığa geçerlilik tanınarak isteğe bağlı sigortalılık ile zorunlu sigortalılığın çakışması halinde ise zorunlu sigortalılığa değer verilerek “çakışan sigortalılık” sorunu çözüme kavuşturulmalıdır.
Somut olayda önceden başlayan sigortalılık 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılık olduğundan önceden başlayan 01.10.1984-03.10.2000 tarihleri arasındaki 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığa değer verilmesi doğru ise de; 1479 sayılı Yasa’nın 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Yasa’nın 13.maddesi ile değişik 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19.maddesinde bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödenmesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur.
Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zaman aşımının kesilmesi ve zaman aşımının işlememesi ile ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 103 üncü maddesinin 1.fıkrasının (6),(8) ve (10) numaralı bentleri hariç diğer hükümleri ile aynı Kanunun 104 üncü maddesi hükümlerinin uygulanacağı , yine 5458 sayılı Yasa’nın 14.maddesi ile eklenen ve 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 26.maddesine göre bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde 31.3.2005 tarihi itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılar ve hak sahiplerinden bu sürelere ilişkin prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar veya yeniden yapılandırma talebinde bulundukları halde yapılandırma haklarını kaybedenler hakkında ek 19.madde hükmü uygulanacağı bildirilmiştir.
Kanunların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme bulunmamaktadır. İlke olarak her yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyeceklerdir. Ancak devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kural “derhal yürürlüğe girme” niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Bu gibi durumlarda kanunların geriye yürümesi değil ani etkisi söz konusudur. Sosyal güvenlik hukukunun ilgi alanı kamusal olup otoritesi kamu düzenini ilgilendirmektedir. Bu nedenle sosyal güvenlik hukuku ile ilgili yasalar yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurur. Bu açıklamalar karşısında hüküm tarihinden önce 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın değişik Ek 19.maddesi ile Geçici 26.maddesinin tamamlanmamış hukuki durumlara uygulanacağının kabulü gerekir.1479 sayılı Yasa’nın Geçici 18. maddesi 04.10.2000 tarihine kadar sigortalı olarak tescili yapılmayan kişilere 04.10.2000 tarihinden itibaren sigortalı olabilme imkanı tanıdığından davanın 15.03.1984 tarihi itibariyle tescili bulunduğundan Geçici 18. maddenin somut olayda uygulanması mümkün olmadığı halde mahkemece davacının 03.10.2000 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olduğunun kabulüne ilişkin kararı hatalı ise de davacı kararı temyiz etmediğinden bu yön bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılacak iş; davacının 10.04.2007 tarihli mahkeme kararını temyiz etmediği de gözetilerek uyuşmazlık konusu olan 01.10.1984-03.10.2000 tarihleri arasındaki dönemle ilgili olarak davacının 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığı için 30.4.1984, 25.6.1984 ve 21.7.2004 tarihlerinde ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığını tesbit etmek, 5 yıldan fazla prim borcu tesbit edildiği takdirde, primlerin tam olarak karşılandığı ayın sonu itibariyle sigortalılığı durdurmak, prim borcuna ait süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyerek bu dönemdeki 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığa geçerlilik tanımak ve çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.3.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.