Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2006/3300 E. 2006/5589 K. 01.06.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/3300
KARAR NO : 2006/5589
KARAR TARİHİ : 01.06.2006

Mahkemesi : Antalya İş Mahkemesi
Tarih : 21.05.2003
No : 1231-316

Davacı, 22.3.1985-17.4.2000 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitiyle, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının 22.3.1985-17.4.2000 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığının geçerli olduğunun tesbiti ile aksi yöndeki davalı Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık davacının vergide veya esnaf sicilinde kayıtlı olmamasına karşın 22.03.1985-17.04.2000 tarihleri arasında Esnaf ve Sanatkarlar Odası kaydına dayanarak zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Davanın Yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Yasa’nın 3165 sayılı Yasa ile değişik 24/I(a) maddesine göre “ ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usülde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkar siciline kayıtlı olanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olanlar Bağ-Kur sigortalısıdır.” 25. maddeye göre “gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da esnaf ve sanatkar siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı oldukları tarihten itibaren bu Kanuna göre sigortalıdır.”
Gerçekten 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkarlar Kanunu Esnaf ve Küçük Sanatkarları 2. maddesinde tanımlamıştır. Bu tanıma göre “ ister gezici olsun, ister bir dükkanda veya belli bir sokağın belli yerinde sabit bulunsunlar, ticareti sermayesi ile birlikte vücut çalışmalarına dayanan ve geliri o yer gelenek ve teamülüne nazaran tacir niteliğini kazanmasını icap ettirmeyecek miktarda sınırlı olan ve bu bakımdan ticaret sicili ve dolayısıyla Ticaret ve Sanayi Odasına kayıtları gerekmeyen, aynı niteliğe (sermaye unsuru olsun, olmasın) sahip olmakla beraber, ayrıca çalıştığı sanat, meslek ve hizmet kolunda bilgi, görgü ve ihtisasını değerlendiren hizmet, meslek ve küçük sanat sahipleri ile bunların yanlarında çalışanlar ve geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin birinci maddeye göre kuracakları dernekler (odalar) bu Kanun hükümlerine tabidir. 507 sayılı Yasa’nın 2.5.1983 tarihli ve 62 sayılı K.H.K. ve K.H.K’nun aynen kabulüne dair 14.2.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3153 sayılı Yasa ile değişik 5. maddesine göre ise “Esnaf ve Sanatkar siciline kayıtlı esnaf ve küçük sanatkarlar çalışma bölgesi içindeki derneğe kayıt olmak zorundadır. Kayıt zorunluluğunu 1 ay içinde yerine getirmeyenler sicile kayıt tarihinden itibaren geçerli olmak üzere doğrudan doğruya kaydedilirler.” Değişik 119. maddeye göre “ mesleki faaliyette bulunabilmeleri ve ilgili derneğe kaydedilmeleri için sicile kayıtları şarttır.” 62 sayılı K.H.K.’nun geçici 2. maddesine göre “Esnaf siciline kayıt ilgili yönetmeliklerin yayımı tarihinden itibaren 1 yıl içinde yaptırılmak zorundadır.” İlgili yönetmelik ise 1.1.1984 tarihinde yürürlüğe konmuş ve 1 yıllık geçiş süresi 1.1.1985 tarihinde sona ermiştir.
Yukarıda açıklanan yasal sisteme göre 1479 sayılı Yasa’nın 24 ve 25. maddelerinde esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşları kayıtları Bağ-Kur sigortalılığına esas alınmıştır. 507 sayılı Yasada tanımı yapılan, ticareti sermayesi ile beden gücüne dayalı olup, kazancı tacir niteliğini kazandırmayacak miktarda sınırlı olan bakkal, manav, lokantacı, kasap, tamirci, berber, şoför vs. gibi esnaf ve küçük sanatkarların faaliyette bulunabilmeleri ve bu Kanuna göre kurulu esnaf ve sanatkar derneklerine (odalarına) kaydedilebilmeleri için esnaf ve sanatkar siciline kayıt koşulu getirilmiştir. Oda kaydının sicile kayıt tarihine göre yapılması gerekmektedir. Bu nedenlerle sicil kaydı olmaksızın yapılan oda kayıtlarının yasal dayanağı olmadığı ortadadır. Bu durumda 1479 sayılı Yasa’nın kapsama aldığı kanunla kurulu meslek kuruluşları 507 sayılı Yasaya göre kurulan dernekler dışında kalan kuruluşlardır. 507 sayılı Yasaya göre esnaf siciline kayıt zorunluluğu olmayan başka bir anlatımla, esnaf ve küçük sanatkar tanımı dışında kalan 5590 sayılı Yasaya göre kurulan ticaret ve sanayi odalarına kayıtlı tüccar ve sanayiciler, aynı şekilde faaliyetlerini esnaf odalarına değil kanunla kurulu ilgili meslek odaları, birlikleri kayıtlarına göre sürdürebilen mimar, mühendis, eczacı, tabip gibi meslek mensupları kanunla kurulu bu meslek kuruluşları kayıtları ile Bağ-Kur kapsamına alınacaklardır. Hal böyle olunca, yasal dayanağı olmadan oluşturulan esnaf odası kaydı Yasa’nın anladığı anlamda kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı niteliğinde bulunmadığından bu kayda geçerlilik tanınarak davacı zorunlu Bağ-Kurlu kabul edilemez. Ayrıca, davacının sigortalılık koşullarını taşımadığı dönem için sonradan toplu olarak prim ödemek suretiyle hizmet elde etmesi de mümkün bulunmamaktadır.
Bir an için Uyuşmazlık konusu dönemde sigortalılık koşulunun oluşabilmesi için oda kaydının yeterli olabileceği düşünülse dahi, yapılan incelemede, davacının 10.10.1983 tarihinde odaya üye olduğuna dair üye kayıt defteri, 5.11.1999 tarihinde tasdik edilmiştir. Geri çevirme ile 5.11.1999 tarihi öncesine ilişkin üye kayıt defterleri istenmiş ise de, odaca 5.11.1999 tarihi öncesine ilişkin üye kayıt defteri gönderilmemiştir. Bu durumda belli ki, 5.11.1999 tasdik tarihli üye kayıt defterine önceki tarihli üye kayıtları yapılmıştır. Yine odaya ait karar defterine “davacının üye kaydının 23.7.1999 tarihinde silinmesine” şeklindeki ibarenin sonradan ilave edildiği açıkta gözlenmektedir. 2000 yılı öncesine ilişkin aidat ödemesinin de bulunmadığı açıktır. Bu nedenlerle 1983-2000 yılları arasına ilişkin oda kayıtlarına itibar edilmesi mümkün değildir.
Yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular dikkate alındığından davanın reddedilmesi gerekiken mahkemece yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.