YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/2931
KARAR NO : 2006/4811
KARAR TARİHİ : 08.05.2006
MAHKEMESİ: Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/12/2005
NO : 239-286
Davacı, 01.06.1987-01.07.1994 tarihleri arası S.S.K. hizmetleri dışında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, kararın dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2-Dava, davacının 01.06.1987-11.07.1994 tarihleri arasında S.S.K.’na tabi zorunlu sigortalılık süreleri dışında 2926 sayılı Yasa’ya tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbiti ile aksi yöndeki davalı Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Yapılan incelemede, davacının 11.05.1987 tarihinde verdiği giriş bildirgesi üzerine davalı Kurumca 01.06.1987 tarihi itibariyle tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescil edildiği, 08.01.1988 tarihinde S.S.K. sigortalısı olduğnu bildirerek tescilinin iptalini istediği, 06.02.2001 tarihinde verdiği, terk bildirgesinde Kumru Ziraat Odası yetkilileri Zeki Başar ve Fehmi GÜcük tarafından 05.02.2001 tarihinde Ziraat Odası kaydının bulunmadığının bildirildiği ve aynı tarihte yaşlılık aylığı talep ettiği, prim borçlarını taksitlendirerek 01.08.2001-28.02.2002 tarihleri arasında ödemede bulunduğu, S.S.K. yazısından ihtilaf konusu dönemde 01.04.1986-01.05.1986 arasında 21 gün, 01.05.1986-31.08.1986 arasında 30 gün, 06.02.1987-02.04.1987 arasında 24 gün, 10.05.1987-30.05.1987 arasında 21 gün,
26.06.1989-31.10.1989 arasında 76 gün, 01.02.1991-15.03.1991 arasında 25 gün, 08.05.1991-19.06.1991 arasında 36 gün, 10.07.1991-30.10.1991 arasında 70 gün, 01.09.1992 -30.10.1992 arasında 35 gün, 11.07.1994-10.01.1995 arasında 145 gün zorunlu sigortalı olduğu, davalı Kurumca durumun öğrenilmesi üzerine 26.06.1989 tarihi itibariyle terkin edildiği, Kumru Ziraat Odası Başkanlığı tarafından 18.10.2005 tarihli yazı ile 1985 tarihinde odaya kaydının yapıldığının ve halen devam ettiğinin bildirildiği, davacının 01.06.1987-26.06.1989 tarihleri arasında S.S.K.’na tabi sigortalılığı dışında kalan sürelerde tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğu konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı görülmektedir.
Davacının davalı Kurumca 01.06.1987 tarihinde sigortalı olraak tescil edilmiş olmakla ve bu tarihten sonraki S.S.K.’na tabi çalışmaları uzun süreli blok çalışma olmayıp aralıklı kısa çalışma olduğundan bu süreler dışında kalan dönemlerde 2926 sayılı Yasa’nın 10. maddesi koşullarını taşıması halinde tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun kabulü gerekir isede Mahkemece 2926 sayılı Yasanın 10. maddesinde belirtilen kayıtların varlığı araştırılmaksızın sonuca gidildiği görülmektedir.
Yapılacak iş; öncelikle davacının Ziraat Odasına kaydının bulunup bulunmadığını gerekirse oda kaytıları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırmak suretiyle hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlemek, ihtilaflı dönemde Ziraat Odası kaydının bulunduğunun tesbit edilmesi halinde şimdiki gibi karar vermek, Kumru Ziraat Odasının 05.02.2001 tarihli belgesi ile 18.10.2005 tarihli belgelerden hangisi gerçeğe uymuyor ise o belgeyi düzenleyen kişi ve kişilerin kimlikleri tesbit edilerek Kumru Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmalı, Ziraat Odası kaydının bulunmadığının anlaşılması halinde davacıya ihtilaflı dönemde ürün sattığı kişi, kuruluş ve kurumları açıklattırmalı, bu kişi, kuruluş ve kurumlardan ürün bedelinden prim kesintisi yapılıp yapılmadığını sormak, yapılmış ise belgelerini getirtmek, tapu dairesinden davacıya ait tarla ve bahçe olup olmadığı sorularak Ziraat Bankası, Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri, Tarım Kredi Kooperatifleri gibi tarımsal faaliyetleri organize eden kuruluş ve idarelerin kayıtlarından yararlanmak, ayrıca ihtilaflı dönemde görev yapan muhtar ve azaların isimlerini tesbit ederek tanık olarak bilgilerine başvurmak ilgili Belediye Emlak Dairesinden zirai arazi emlak vergisi mükellefi olup olmadığını sorup, mükellef ise beyannamelerini getirtmek ve tüm deliller birarada değerlendirilerek sonuca gitmektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucunda Ziraat Odası kaydına ilişkin bildirimlerdeki çelişki giderilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.05.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.