Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2006/1793 E. 2006/2164 K. 09.03.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/1793
KARAR NO : 2006/2164
KARAR TARİHİ : 09.03.2006

Mahkemesi : İstanbul 2.İş MahkemesiTarih : 15.12.2005No : 386-718 Davacı 21.2.1992 tarihinde Bağ-Kur sigortalılığının sona erdiğinin tesbiti ile prim borcu bulunmadığına karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Davacı, 21.2.1992 tarihinden itibaren 1479 sayılı yasaya tabi zorunlu Bağ-kur sigortalısı olmadığının 21.2.1992-26.6.1995 tarihleri arası prim borcundan sorumlu olmadığının tespiti ile davalı Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilen 506 sayılı yasaya tabi zorunlu SSK sigortalılığının geçerli olduğunun tespitini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.Gerçekten davacı, 10.1.1991 tarihinde başlayan vergi kaydı nedeniyle 10.1.1991-26.6.1995 tarihleri arasında 1479 sayılı yasaya tabi zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edilmiştir. Ancak 21.2.1992-26.6.1996 tarihleri arasında, zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı ile çakışan aralıklı 506 sayılı yasaya tabi zorunlu sigortalılığı bulunmaktadır. Bu durumda yapılacak iş, “çatışan sigortalılık durumunda” hangi kurumdaki çalışmanın esas alınacağını saptamaktır. “Çatışan sigortalılık sorununu” gerek 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 Sayılı Bağ-kur Kanunu birbirlerine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp, sigortalının önceden başlayıp devam ede gelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır. Yasa sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında da bulunmaması gerekir. Anılan yasanın 3. maddesinin I.(F) bendinde “Kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların” (K) bendinde ise, “Herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 Sayılı Bağ-Kur Kanunu’nun 24. maddesinin I. ve II. Fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında, başkaca sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir. Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp, önceden başlayıp devam ede gelen sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır (03.10.2001 gün ve E: 2001/21-627, K: 2001/659 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı). Bu nedenlerden dolayı davacının önceden başlayıp kesintisiz devam eden vergi kaydı nedeniyle Bağ-kur zorunlu sigortalılığına geçerlilik tanınarak, 21.2.1992-26.6.1996 tarihleri arasındaki dönemin tümünde Bağ-kur sigortalısı kabul edileceği ortadadır. Anılan dönemde çakışan 506 sayılı yasaya tabi zorunlu sigortalılığa geçerlilik tanınması söz konusu olamaz.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurularak 21.2.1992-26.6.1996 tarihleri arasındaki döneme ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle tümüyle kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 9.3.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.