Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2006/1720 E. 2006/2442 K. 16.03.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/1720
KARAR NO : 2006/2442
KARAR TARİHİ : 16.03.2006

Mahkemesi : Manisa İş Mahkemesi
Tarih : 27.06.2005
No : 500-898

Davacı, 01.05.2001 tarihinden itibaren S.S.K.’dan yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, 01.09.1997-10.04.2001 tarihleri arasında Sosyal Sigortalar Kurumu’na tabi sigortalı olduğunun tesbiti ile bu dönemlerle ilgili Bağ-Kur sigortalılığının iptali istemine ilişkindir.
Davacı, 01.04.1972-12.08.1986 tarihleri arasında değişik işyerlerinde fasılalarla Sosyal Sigortalar Kurumu’na tabi zorunlu sigortalıdır. Ayrıca, 01.09.1997-09.02.2000 tarihleri arasında C. B. işyerinden ve 10.02.2000-10.04.2001 tarihleri arasında da C. K. işyerinden Sosyal Sigortalar Kurumu’na bildirilen hizmetleri bulunmaktadır. Öte yandan, davacının, 01.07.1987 tarihli giriş bildirgesine istinaden vergi kaydı nedeniyle 08.05.1987 tarihinden itibaren 1479 sayılı yasaya göre esnaf Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, 08.05.1987-31.12.1991 ile 26.09.1994-21.10.1994 tarihleri arasında dayanıklı tüketim malları ticaretinden dolayı vergi kaydı bulunduğu ve ….. Dayanıklı Tüketim Malları San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 11.12.1990 tarihinden itibaren kurucu ortağı olduğu, uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, limited şirket ortağı bulunan ve bu nedenle zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılan davacının, hizmet akdine dayalı olarak çalışmaya başladığı tarihten itibaren, zorunlu Bağ-Kur sigortalılığının sona erip ermeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı yasanın değişik 24. maddesine göre, zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılanlar iki gruba ayrılmıştır. Birinci grup sigortalılar, 24. maddenin (a) bendinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen sigortalılar; ikinci grup sigortalılar ise, b, c, d, e, f, g bentlerinde sınırlı olarak belirtilen şirket ortağı olan sigortalılardır. Hiç kuşkusuz bir kimsenin sigortalı sayılması için ön koşul, yukarıdaki bentlerin öngördüğü koşullara sahip olmak ile mümkündür. Sigortalı olma ön koşullarının (a) bendi ile diğer bentler arasında belirgin farklılıklar gösterdiği madde içeriğinden anlaşılmaktadır. Şöyle ki, 24. maddenin (a) bendi dışında kalan b, c, d, e, f, g bentlerinde belirtilen sigortalılardan sayılmak için ön koşul, b, c, d, e, f, g bentlerinde sayılan şirketlerin “ortağı” olmak yeterlidir. Başka bir anlatımla, şirket ortaklarının zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olması için 24. maddenin (a) bendinin öngördüğü koşullara sahip olmaları zorunlu değildir.
Ayrıca, aynı Yasanın değişik 25. maddesinin (d) bendinde, şirketlerle ilgisi kalmayanların çalışmalarına son verdikleri veya ilgilerinin kesildiği tarihten itibaren sigortalılıklarının sona ereceği hükmü öngörülmüştür. Oysa, limited şirket ortağı olan davacının, ortağı olduğu şirketle ilgisini uyuşmazlık konusu dönemde kesmediği dosyadaki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davacının zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiği, giderek, 506 sayılı yasanın 3-1/F maddesinin varlığı karşısında, Sosyal Sigortalar Kanunu anlamında sigortalı sayılmasına da yasaca ve hukukça olanak olmadığı açık-seçiktir. Bundan başka, 1479 sayılı yasanın 25. maddesine 3396 sayılı yasanın 2. maddesi ile eklenen (g) bendinin 24. maddenin (a) bendinde sayılan sigortalıları kapsadığı (b) ve ondan sonra gelen bentlerde sayılan sigortalıları kapsamadığı madde ile ilgili gerekçenin incelenmesinden anlaşılmaktadır. Çünkü, madde gerekçesinde aynen… dernek veya oda kayıtları devam eden gelir vergisi ile ilgili kaydı bulunmayan şoför, tabip, esnaf, eczacı gibi meslek mensuplarının hizmet akdi ile çalıştıkları süreler için Bağ-Kur sigortalısı olamayacağı hükmünün getirildiği açıkça belirtilmiştir.
Öte yandan, “Çatışan sigortalılık sorununu” gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 sayılı Bağ-kur Kanunu birbirlerine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp, sigortalının önceden başlayıp devam ede gelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır. Yasa sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması gerekir. Anılan yasanın 3. maddesinin I.(F) bendinde “kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların” (K) bendinde ise, “herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 sayılı Bağ-kur kanunu’nun 24. maddesinin I. ve II. fıkralarında da bir kimsenin Bağ-kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında, başkaca sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir.
Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp, önceden başlayıp devam ede gelen sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır (03.10.2001 gün ve E: 2001/21-627, K: 2001/659 Sayı ile 29.06.2005 gün ve E:2005/21-389, K: 2005/430 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararları). Bu nedenlerden dolayı davacının 08.05.1987 tarihinde başlayıp kesintisiz devam eden Bağ-kur zorunlu sigortalılığına geçerlilik tanınarak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.