Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2006/1669 E. 2006/2092 K. 07.03.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/1669
KARAR NO : 2006/2092
KARAR TARİHİ : 07.03.2006

Mahkemesi : Amasya 1.As.Huk.(İş) MahkemesiTarih : 09.02.2005No : 320-43 Davacı, 18.04.1999-28.03.2004 tarihleri arası Emekli Sandığına tabi hizmetinin geçerli olduğunun kabulü ile kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Dava, davacının 18.04.1999-28.03.2004 tarihleri arasında T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi olduğunun ve bu tarihler arasında Bağ-Kur sigortalılığının iptali istemine ilişkindir. 1.12.1988 tarihinden itibaren 2926 sayılı yasa uyarınca tarım Bağ-kur sigortalısı olan davacı, prim ödemelerinin bulunduğu, Pancar Ekicileri Kooperatifindeki kaydının da devam ettiği sırada, 18.4.1999 tarihinde .. Kasabasında Belediye Başkanı seçilmesi nedeniyle Emekli Sandığı iştirakçisi olmak istediğini belirterek Belediye Başkanlığı görevi yaptığı 18.4.1999-28.3.2002 döneminde tarım Bağ-Kur sigortalısı olmadığının ve davada taraf olmayan Emekli Sandığına tabi olduğunun tespitini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile varılmıştır.Davanın yasal dayanağı 1479 Sayılı Yasanın 25/C ve 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 12/II-n maddesidir. 1479 Sayılı Yasanın 25/C maddesinde “T.C. Emekli Sandığına tabi olarak çalışmaya başlayanların emekli keseneği kesilmeye başladığı tarihten itibaren sigortalılıkları sona erer.” 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 12/II-n maddesine göre ise, emeklilikle veya Sosyal Sigortalarla ilgilenmeden belediye başkanı seçilenlerin, seçimlerden itibaren 6 ay içinde yazı ile Emekli Sandığına müracaat ederek emeklilikle ilgilenmelerini istedikleri ve emekli keseneklerini ödedikleri takdirde kesenek karşılıkları da ilgili kurumdan alınmak suretiyle Sandıktan yararlanmaları mümkündür.Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır. Diğer yandan Sosyal Güvenlik Yasa sistemimize göre aynı anda birden fazla Sosyal Güvenlik Kurumuna tabi olmak mümkün değildir. 2926 sayılı Yasanın 2. maddesinde Sosyal Güvenlik Kanunları kapsamı dışında olanlarla, bu kanunlara göre malullük, emeklilik(yaşlılık) aylığı, sürekli tam işgörmezlik geliri olmayanlardan; süreksiz olarak tarım işlerinde hizmet akdiyle çalışanlar istekte bulunmaları kaydıyla bu Kanuna göre Sigortalı sayılacakları belirtilmiştir. Sonuç olarak çifte sigortalılık mümkün olmayıp, önceden başlayan devam edegelen sigortalılığa geçerlik tanındığı ortadadır. Yargıtay H.G.K.’nun 2001-21-627 Esas, 2001-659 Karar sayılı 03.10.2001 günlü kararında da bu husus açıkça belirtilmiştir. Somut olayda davacının Belediye başkanı olarak göreve başladığı ve devam ettirdiği dönemde tarımsal faaliyetinin fiilen devam edip etmediğinin açıklıkla ortaya konması açısından kayıtlı olduğu Pancar Ekicileri Kooperatifine ihtilaflı dönemde ürün teslim edip etmediğinin, kendisine ait tarlalarının bulunup bulunmadığının, var ise kim tarafından ekilip biçildiğinin, zirai kredi kullanıp kullanmadığının, gerekirse Zabıta araştırması yaptırılarak ve tanık dinlenerek soruşturulması ve sonucuna göre bir değerlendirme yapıldıktan sonra karar verilmesi gerekirken, Mahkemece idari yargının görev alanına giren ve davada taraf olmayan Emekli Sandığı hakkında da hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 7.3.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.