Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2006/13602 E. 2006/11330 K. 06.11.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/13602
KARAR NO : 2006/11330
KARAR TARİHİ : 06.11.2006

MAHKEMESİ : Sivas İş Mahkemesi
TARİHİ : 07/07/2006
NUMARASI : 474-589
Davacı, 01.06.1986-26.04.2006 tarihleri arası S.S.K.’lı hizmetleri ile çakışmayan dönemde tarım bağ-kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 01.06.1986-26.04.2006 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa’ya tabi çalışma süresi dışında 2926 sayılı Yasaya tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının 01.01.1998-26.04.2006 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olduğu süreler dışında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine, fazla istemin reddine, davalı Kurumca kabul edilen döneme ilişkin talebin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan p. e. İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Yapılan incelemede davacının Ziraat Odası kaydının 01.7.2001 tarihinde başladığı, Tarım Kredi Kooperatifi ortağı olmadığı, üzerine kayıtlı zirai arazisinin bulunduğu, Ziraat Bankasından kredi almadığı, 1.6.1986 tarihinde tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescil edildiği 25.05.1988 tarihinde S.S.K.’na tabi sigortalı olarak çalışmaya başlaması nedeniyle davalı Kurumca tarım Bağ-Kur sigortalılığının 24.05.1986 tarihi itibariyle, terkin edildiği, davacının 01.06.1986-24.05.1986 tarihleri arasında davalı Kurumca sigortalı olarak kabul edildiği, davacının 25.12.1997 tarihinde prim ödediği, 1988 yılı 2. dönemde 44 gün, 1992 yılı 1. dönemde 90 gün, 1993 yılı 1. dönemde 40 gün, 2. dönemde 115 gün, 3. dönemde 51 gün, 1994 yılı 1. dönemde 120 gün, 2. dönemde 96 gün, 3. dönemde 91 gün, 1995 yılı 1.dönemde 120 gün, 2.dönemde 114 gün, 3. dönemde 34 gün, 1996 yılı 1.dönemde 21 gün, 2. dönemde 105 gün, 1998 yılı 1.dönemde 69 gün, 2.dönemde 95 gün 506 sayılı Yasa’ya tabi çalışmalarının bulunduğu görülmektedir.
Mahkemece kesintinin bulunduğu 01,01.1998-31.12.1998 tarihleri arasındaki S.S.K.’na tabi çalışma süresi dışındaki dönem yönünden verilen tesbit kararı ile 01.06.1986-24.09.1988 tarihleri arasındaki dönemde davacı davalı Kurumca sigortalı olarak kabul edildiğinden bu döneme ilişkin istemin hukuki yarar yokluğundan, 8.7.1988-1.4.1994 tarihleri arasındaki dönemde de ürün bedellerinden prim kesintisi yapılacağına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı bulunmadığından bu döneme ilişkin istemin esastan reddine karar verilmesi yerinde ise de prim kesintisinin bulunmadığı 1.1.1999-26.4.2006 tarihleri arasındaki dönemde 2926 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde belirtilen kayıtlar bulunmadığı ve tarımsal faaliyet bu madde kapsamında kanıtlanamadığı halde bu döneme ilişkin istemin soyut tanık beyanı ve zabıta araştırmasına dayalı olarak kabul edilmesi usul yasaya uygun değildir .
Yapılacak iş; davacıya varsa 01.04.1994-01.01.1998 -01.01.1999-26.04.2006 tarihleri arasında ürün sattığı kişi veya kuruluşları açıklattırmak, bu kişi veya kuruluşlardan ürün bedelinden kesinti yapılıp yapılmadığını sormak, yapılmış ise belgelerini getirterek tüm deliller birarada değerlendirilerek sonuca varmaktır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 06.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.