YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/12439
KARAR NO : 2007/796
KARAR TARİHİ : 29.01.2007
Davacı, …… vekili Avukat….. ile davalı, … Genel Müdürlüğü vekili Avukat …. aralarındaki tesbit davası hakkında Erzinca 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinden verilen 24.10.2005 gün ve 301/667 sayılı kararın Bozulmasına ilişkin Dairemizin 18.4.2006 gün ve 14118/4062 sayılı ilamına karşı davacı vekili tarafından süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
K A R A R
İstek nitelikçe maddi yanılgının düzeltilmesi istemine ilişkindir.
İş mahkemesinden verilen kararlar ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu bulunmamaktadır. Ne varki; Yargıtay onama ve bozma kararlarında maddi yanılgı bulunması halinde usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği, giderek maddi yanılgının düzeltilmesi gerektiği, Dairemizin ve Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olup ” çakışan sigortalılık” olarak adlandırılan, bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hali, zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde yasalarda yer alan düzenlemelerde önceden başlayan sigortalılığa geçerlilik tanınarak, “çakışan sigortalılık” sorunu çözüme kavuşturulmalıdır
Ne varki 1479 sayılı Yasa’nın 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Yasa’nın 13.maddesi ile değişik 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19.maddesinde bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödenmesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri tebliğ tarihinden itibaren 3 ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zaman aşımının kesilmesi ve zaman aşımının işlememesi ile ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 103 üncü maddesinin 1.fıkrasının (6),(8) ve (10) numaralı bentleri hariç diğer hükümleri ile aynı Kanunun 104 üncü maddesi hükümlerinin uygulanacağı , yine 5458 sayılı Yasa’nın 14.maddesi ile eklenen ve 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 26.maddesine göre bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde 31.3.2005 tarihi itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılar ve hak sahiplerinden bu sürelere ilişkin prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar veya yeniden yapılandırma talebinde bulundukları halde yapılandırma haklarını kaybedenler hakkında ek 19.madde hükmü uygulanacağı bildirilmiştir.
Somut olayda davacının 21.11.1989 tarihli bildirge üzerine 8.9.1988 tarihinde nakliyecilik faaliyetinden başlayan vergi kaydı nedeniyle davalı Kurumca 8.9.1988 tarihi itibariyle 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olarak kayıt ve tescil edildiği, 16.7.1991 tarihinde terkin edildiği, 1.7.1997 tarihinde bakkallık faaliyeti nedeniyle başlayan vergi kaydı nedeniyle sigortalılığının yeniden başlatılıp halen devam ettiği, davacının 8.9.1988-16.7.1991 tarihleri arasına ilişkin primlerini 30.4.2002-15.7.2003 tarihleri arasında taksitlendirerek ödediği, 1.7.1997 tarihinde başlayıp halen devam eden sigortalılığı nedeniyle prim ödemesinin bulunmadığı, ihtilaf konusu olan 1.7.1997-18.5.2004 tarihleri arasındaki dönemde davacının 506 sayılı Yasa’ya tabi 14.9.1997-1.2.1998, 19.3.1998 -30.6.1998,20.8.1998-2.9.1998, 3.9.1998 ve halen devam eden sigortalı çalışmalarının ve 1.7.1997 tescil tarihi itibariyle primi ödenmemiş 5 yıldan fazla sigortalılık süresi bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının davadaki isteminden prim borcunu ödeme isteği olmadığı sonucu çıktığından talebi de gözetildiğinde uyuşmazlığa hüküm tarihinden sonra ancak Dairemizin 18.4.2006 tarihli bozma kararından önce 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa’nın değişik Ek 19. ve geçici 26. maddelerinin uygulanacağının kabulü gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.6.2006 gün ve 2006/21-363 E, 2006/466 K. , 28.6.2006 gün ve 2006/21-485 E., 2006/483 K nolu kararları da bu yöndedir.
Ne varki; Dairemizin 18.4.2006 tarihli kararında 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa’nı değişik Ek 19 .maddesi maddi hata sonucu gözardı edilmiş 1.7.1997 tarihinde önceden başlayıp devam eden sigortalılık olan 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığa değer verilerek mahkeme kararı bozulmuştur. Hal böyle olunca davacı vekilinin maddi hatanın düzeltilmesi istemi kabul edilmeli, Dairemizin 18.4.2006 tarihli bozma kararı kaldırılarak mahkemenin 24.10.2005 tarihli kararı gerekçesi değiştirilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Davacının maddi hatanın düzeltilmesi isteminin kabulü ile Dairemizin 18.4.2006 tarihli 2005/14118 Esas, 2006/4062 Karar nolu bozma kararının kaldırılmasına, davalı Kurumun tüm temyiz itirazlarının reddiyle Mahkemenin 24.10.2005 tarihli kararının gerekçesi değiştirilerek ONANMASINA, 27.1. 2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.