Yargıtay Kararı 21. Ceza Dairesi 2016/8907 E. 2017/1439 K. 21.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/8907
KARAR NO : 2017/1439
KARAR TARİHİ : 21.03.2017

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
HÜKÜM : Mahkumiyet

Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.10.1993 gün ve 187/227 sayılı kararında açıkladığı üzere tür ve miktarı itibariyle kesin olan kararların suç vasfına yönelik temyizi halinde Yargıtay’ca inceleme yapılmasının olanaklı bulunması karşısında, tebliğnamedeki red isteyen görüşe iştirak edilmeyerek Cumhuriyet savcısının suç vasfına yönelik temyiz itirazlarına yönelik yapılan incelemede;
Sanığın 2011 yılı mazot, gübre, toprak analizi desteği almak için üzerine kayıtlı taşınmazları fiilen ekip biçmediği halde ekip biçtiğini beyan ederek köy muhtarı ve köy azasının imzasını taşıyan içerik itibariyle sahte arazi bilgileri formlarını İlçe Tarım Müdürlüğü’ne ibraz etmek suretiyle Ziraat Bankası Finike şubesinden tarımsal destekleme parası almaktan ibaret eyleminin resmi belgede sahtecilik suçuna vücut verdiği ve TCK.nın 204/1, 43. maddeleri kapsamında kaldığı gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçundan hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, Cumhuriyet savcısı’nın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan anılan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sanık hakkındaki infazın durdurulmasına 21.03.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Sanık … hakkında açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan TCK’nın 206/1, 43, 62, 52. maddeleri gereğince doğrudan 1860 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına dair, kararın bozulmasına ilişkin gerekçeye aşağıdaki sebeplerle katılma olanağı bulunmamıştır.
1-Sanık hakkında TCK’nın 206/1. maddesi uyarınca doğrudan adli para cezası uygulanmış olması karşısında 5320 sayılı Yasanın geçici 2. maddesi uyarınca doğrudan hükmolunan 3000 TL ve altındaki adli para cezalarının kesin nitelikte olup temyizinin mümkün olmaması nedeniyle temyiz talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek suç vasfı sebebiyle kararın bozulması olanaklı değildir.
2-Sanığın, taşınmazlarda ekim-dikim yapmadığı halde yapılmış gibi gösterip 04.03.2012 tarihinde 1262.08 TL tarımsal destekleme parası aldığı iddia ve kabul olunan olayda, taşınmazlara ilişkin beyanların gerçeğe aykırı olduğunun anlaşılması karşısında, destek ödemesine dayanak 5488 sayılı Tarım Kanunu ile ilgili yönetmelik ve tebliğ hükümlerinin incelenerek ve fiili uygulama sorularak beyan edilen ve sunulan belgelerin kurum tarafından mutaden araştırılıp araştırılmadığının belirlenerek sanığın hukuki durumunun buna göre tesbiti yapılmadan eksik araştırma ile hüküm kurulması,
3-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan TCK’nın 204/1. maddesi gereğince açılan davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonunda, 04.11.2013 tarih ve 2013/85-267 sayılı kararı ile sanığın fiilinin yalan beyanda bulunmak suçunu oluşturduğunun kabulü ile TCK’nın 206/1, 43, 62, 52 maddeleri gereğince 1860 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın, Cumhuriyet savcısının itirazı üzerine itiraz mercii Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.01.2014 tarih ve 2014/78 D.iş sayılı kararı ile suçun TCK’nın 204/1. maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu gerekçesiyle kaldırıldığı bunun üzerine dosyanın yeniden esasa kaydedilerek temyize konu kararın verildiği görülmüştür.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, koşulları 5271 sayılı CMK’nın 231/6. maddesinde açıklanmıştır. Bunlar:
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmaması,
b) Sanığın, yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Uğranılan zararın iade veya tazmininden ibarettir.
Yerel mahkemece CMK’nın 231/6. maddesinde gösterilen üç unsur gösterilmek suretiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı vermiştir.
İtiraz merciilerinin ancak, CMK’nın 231/6. maddesinde gösterilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşulları yönünden inceleme yapması olanaklıdır. Suç niteliği yönünden, itiraz merciinin değerlendirme ve karar yetkisi bulunmamaktadır.
Diğer yandan CMK’nın 271/ 2. maddesi uyarınca itirazı yerinde gören mercinin aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar vermesi gereklidir.
Bu itibarla, itiraz merciinin CMK’nın 231/6. maddesine aykırı şekilde vermiş olduğu kaldırma kararı üzerine yeniden dosyanın esasa kaydı ile duruşma açılması ve hüküm kurulması yasaya aykırı olup yok hükmündedir.
4- Kabule göre de, itiraz öncesi ve sonrası kurulan hükmün aynı nitelikde olup, ilk hükümde şartlar oluştuğu belirtilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilirken, temyize konu kararda yasada yer almayan itiraz mercinin kaldırma kararı gerekçe gösterilmek suretiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmek suretiyle çelişki yaratılması.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle hükmün bozulması kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılma olanağı olmamıştır.

KARŞI OY

26.06.2012 tarihli dilekçe ile köy muhtarı İsmail Denizkuşu tarafından köy yolunun kullanımına …’nun engel olduğu yönündeki şikayeti üzerine kaymakamlık aracılığı ile başlatılan inceleme sonucu adı geçenin 2011 yılına ait mazot ve doğrudan gelir desteği talep belgesindeki bir kısım taşınmazlara ait beyanların gerçeğe aykırı olduğunun anlaşılması karşısında; destek ödemesine dayanak 5488 sayılı Tarım Kanunu ilgili Yönetmelik ve Tebliğ hükümleri incelenerek belgelerin ibraz edildiği il / ilçe Tarım Müdürlüğünden fiili uygulama süreci sorularak çiftçilerin beyan ve sunduğu belgelerinin kurum tarafından mutaden araştırma durumu olup olmadığının belirlenmesi gerektiği, mahkemece bu yönü eksik hüküm kurulduğu kanaatiyle sayın çoğunluğun eylemin doğrudan resmi evrakta sahtecilik suçunu oluşturduğuna dair bozma gerekçesine katılmıyorum.