Yargıtay Kararı 21. Ceza Dairesi 2016/471 E. 2016/1323 K. 16.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/471
KARAR NO : 2016/1323
KARAR TARİHİ : 16.02.2016

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 04.11.2015 gün ve …………… sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 08.12.2015 gün ve ……………… sayılı ihbarnamesi ile;
Dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından şüpheliler ………… ve …………… haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 23/07/2014 tarihli ve ………. soruşturma, …………… sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin …Sulh Ceza Hakimliğinin 05/01/2015 tarihli ve ……………….. değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesinde;
Dosya kapsamına göre, müşteki …………….. ile şüphelilerden ………………’nın genel müdürü olduğu ………………. İnş. ve San. Tic. A.Ş. arasında 19/12/2011 tarihinde yapılan adi ortaklık sözleşmesi ile şüpheli …………….’nın münferit imza ile tekbaşına ortaklığı temsil ve ilzama yetkili kılındığı, ancak daha sonra 25/09/2012 tarihinde yapılan yeni sözleşme ile her iki ortağın birlikte imzası ile ortaklığı temsil ve ilzama yetkili kılındıkları, her iki sözleşmede de ………….. A.Ş.’nin %99, müşteki …………….’ün %1 hissesi bulunduğu, şüpheli ………..’nın tek başına imzaya yetkili olduğu dönemde 20/06/2012 tarihinde ortaklık adına 2.500.000,00 Türk lirası bedelli senet imzalayarak diğer şüpheli …………’na verdiği, daha sonra şüpheli …………..’ın bu senedi icraya koyarak ortaklık aleyhine İcra Müdürlüğünün ……….. esas sayılı dosyasından icra takibi başlattığı ve ortaklığın hakedişlerine haciz konulduğu, bunun üzerine diğer ortak olan müşteki ………………’ün şirket ortağı ……… ve ………’nun birlikte hareket ederek ortaklık ve kendisi aleyhine dolandırıcılık suçunu işlediklerinden bahisle şikayetçi olduğu, şüpheli ………………’nın savunmasında şikayete konu senet üzerindeki imzanın kendisine ait olduğunu, senedi münferit imza ile tekbaşına ortaklığı temsil ve ilzama yetkili kılındığı dönem içerisinde ortaklık adına imzalayıp diğer şüpheli …………’na vermiş olduğunu, zira ortaklığın ihtiyaçları için belli aralıklarla parça parça ……………’dan borç aldığını, ortaklık adına aldığı bu borçların karşılığında yine ortaklık adına bu senedi …………..’a verdiğini, ancak işlerin kötü gitmesi üzerine ………..’a borçlarını geri ödeyemeyince ……………..’ın da senedi icraya koyduğunu beyan ettiği, şüpheli ……………’ın savunmasında da aynı beyanlarda bulunduğu, bunun üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma evresi sonucunda şüpheli ………….’nın şikayete konu senedi münferit imza ile tekbaşına ortaklığı temsil ve ilzama yetkili kılındığı dönemde imzalamış olduğu, senette sahtelik bulunmadığı, adi ortaklığın tarafları olan müşteki ve şüpheli arasındaki uyuşmazlığın hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmış ise de; şikayet konusu iddiaların açıklığa kavuşturulması gerektiği, şüpheli ……’ın gerçekten ortaklığa 2.500.000,00 Türk lirası gibi yüklü bir miktarda borç verip vermediğinin araştırılmadığı, ortaklığın banka kayıtları ve gelir gider hesaplarının incelenerek bu miktarda bir paranın ortaklık kayıtlarına girip girmediğinin tespit edilmesi gerektiği, şüpheli ………….’ın …………’dan ortaklık adına borç aldığı, bu nedenle senet verdiği yönündeki iddiasının dayanaksız ve soyut iddiadan ibaret olduğu, şikayet dilekçesinde yer alan şüpheli ………….’ın maddi durumunun kötü olduğu, bu miktarda bir parayı ortaklığa borç vermiş olamayacağı iddialarının araştırılmadığı, yine icra takibinin kötü niyetli olduğuna işaret etmesi bakımından ödeme emrinin şirketin değişen adresine yapılarak icra takibinden müştekinin haberinin olmamasının amaçlanmış olmasının da dikkate alınmadığı, bu hususun İcra Hukuk Mahkemesinin 20/05/2014 tarihli ve …………….. sayılı kararı ile sabit olduğu cihetle, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması istenilmiş olmakla, Dairemize gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü:
Şikayet dilekçesi ve kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile mercii kararı içeriklerine, Başkanlar Kurulu kararlarına ve Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesine göre, kanun yararına bozma istemini inceleme görevinin Yüksek Yargıtay 23. Ceza Dairesine ait olduğu anlaşılmakla Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın görevli daireye gönderilmesine, 16.02.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.