Yargıtay Kararı 21. Ceza Dairesi 2016/10542 E. 2017/1640 K. 30.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/10542
KARAR NO : 2017/1640
KARAR TARİHİ : 30.03.2017

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mühür bozma
HÜKÜM : Mahkumiyet

Gerekçeli karar başlığına sadece “2012” olarak yazılan suç tarihinin, mührün bozulduğu “28.08.2012, 13.09.2012 ve 7-9-10.10.2012” olarak mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
1) Sanığın, işyerinin ruhsatsız olması nedeniyle mühürlendiği ve mührü bozup faaliyetine devam etmek suretiyle üzerine atılı mühür bozma suçunu işlediği iddiası ile açılan kamu davasında; Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 31.08.2012 tarih ve 2012/31386 Esas sayılı iddianamesinde suça konu işyerinin 15.08.2012 tarihinde mühürlendiğinin belirtildiği, ancak dosya arasında mühürleme tutanağının bulunmaması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmaksızın tespiti amacıyla 15.08.2012 tarihli mühürleme tutanağının aslı veya onaylı örneğinin ilgili kurumdan getirtilerek incelenmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun taktir ve tayini gerekirken eksik inceleme ve değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
2) Dosya kapsamından ve UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada, sanığın işyeri hakkında birden çok kez mühürleme ve mühür bozma tutanağının düzenlendiği ve sanık hakkında birden fazla kamu davasının açılmış olduğunun anlaşılmış olması ve Bakırköy 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/805 Esas sayılı dosyasındaki suç tarihinin mahkeme dosyasında iddianamenin düzenlendiği 31.08.2012 tarihinden önce olması karşısında gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve mükerrer yargılama yapılmaması açısından; sanık hakkında mühür bozma suçundan açılan diğer dava dosyaları araştırılıp getirtilerek, bu davayı ilgilendiren kısımlarının onaylı örnekleri dosya içerisine konulup, hukuki kesintiyi oluşturan iddianamelerin düzenlendiği ve suçun işlendiği tarihler saptanarak, davaların mükerrer olup olmadığı, sanığın eylemlerinin ayrı suçları oluşturup oluşturmadığı ya da zincirleme suç niteliğinde olup olmadığının belirlenmesi ve mühürleme işleminin dayanağı olan ilgili kurum kararlarının da dosya içerisine alınıp incelendikten sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi,
3) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141, 5271 sayılı CMK’nun 34/1, 230 ve 1412 sayılı CMUK’nun 308/7. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması ve Yargıtay’ın bu işlevini yerine getirmesi için gerekçe bölümünde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi ve ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesinin belirtilmesi, delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği gözetilmeden; birleşen Bakırköy 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/1106 Esas, 2014/30 Karar sayılı dosyası ve o dosyayla birleştirilmiş olan Bakırköy 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/1108 Esas, 2013/268 Karar sayılı dosyası ile sanığa isnat edilmiş olan ve suç tarihleri 13.09.2012 ve 7-9-10.10.2012 olan mühür bozma suçlarından ve bu suçlara ilişkin iddia, savunma ve delillerden gerekçeli kararda hiç bahsetmeden, birleşen dosyaya ait suç tarihleri gösterilmeden ve birleşen dosyaya ait suç tarihlerinin asıl dosyanın iddianame tarihi olan 31.08.2012 tarihinden sonrasına ait olmaları nedeniyle ayrı bir zincirleme olarak işlenen mühür bozma suçunu oluşturduğu ve ayrı hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde bu eylemler tek suç kabul edilerek ve TCK’nun 43. maddesinde uygulama gerekçesi gösterilmeden tek hüküm kurulmak suretiyle eksik ceza tayin edilmesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 30.03.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.