Yargıtay Kararı 21. Ceza Dairesi 2015/9307 E. 2015/2579 K. 01.07.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/9307
KARAR NO : 2015/2579
KARAR TARİHİ : 01.07.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet

7201 sayılı Tebligat Kanunun 10. maddesi uyarınca “tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır” hükmü ile 6099 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucunda anılan maddeye eklenen “bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır” ek fıkra hükmüne aykırı olarak yokluğunda verilen kararın, bozma ilamından sonraki aşamada duruşmaya getirilmesi için ihzar müzekkeresi çıkarıldığında duruşmaya katıldığı, gerekçeli kararda da gösterilip sanık müdafıinin beyanında kabul ettiği ve UYAP üzerinden yapılan incelemede de ikamet adresi olduğu anlaşılan…Sokak No:l İç kapı No:4 … adresi yerine, … Sarayköy/… adresinde mesai arkadaşı olduğundan bahisle …imzasına yapılan tebligatın, belirtilen adresin sanığın işyeri mi yoksa ikamet adresi mi olduğunun belli olmaması, yargılama sırasında çıkarılan ihzar müzekkerelerinde belirtilen adresten farklı adresler bulunduğunun anlaşılması karşısında geçersiz olup, öğrenme üzerine sanık müdafiinin hükmü yasal sürede temyiz ettiğinin kabulü ile yapılan incelemede gereği düşünüldü:
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Sanığın savunmasında, suça konu senedi şikayetçinin … fabrikasına olan 30.000 TL’lik borcunu ödemesi karşılığında şikayetçinin düzenleyip verdiğini ifade etmesi, şikayetçi …’in ise Cumhuriyet Başsavcılığında alınan beyanında, 2004-2005 yılı içinde pamuklarını … fabrikasına verdiğini ve oradan 15.000 TL para aldığını, bunun karşılığında suça konu imzalı boş senedi düzenleyerek …’a verdiğini, diğer şikayetçi … de kefil olduğunu, daha sonra …Fabrikası ile alışverişini kestiğini ve borcunu ödediğini, o tarihten sonra da … ile çalışmaya başladığını, sanık …’un teslim etmiş olduğu pamuklara binaen kendisinin Erişler’e olan borcunu ödediğini ve senedin …’a geçtiğini, kendisinin halen …’a borcu olmadığını beyan etmesi, şikayetçi …’nın da, Cumhuriyet Başsavcılığındaki ifadesinde, bildiği kadarı ile …’in …’a şahsi borçlarının bulunduğunu, sanığın …’in Erişler fabrikasına olan borcunu ödediğini, suça konu 44.000 YTL’lik senedi oradan alıp yukarıdaki kısımlarını doldurarak icra takibi yaptığını ifade etmesi, tanık …’ın ise, şikayetçinin kendisinden 15.000 TL avans aldığını, bunun karşılığında suça konu senedi teminat amacıyla imzalı ve boş bir şekilde kendisine verdiğini, daha sonra şikayetçinin borcunu bizzat kendisine ödediğini, ancak senedin kendisinde kaldığını, bunun üzerine şikayetçinin kendi köyünden birisinin gelmesi halinde senedi onunla kendisine göndermesini istediğini, bir süre sonra sanığın kendisinin yanına ziyarete geldiğini, şikayetçiyi arayarak senedi sanıkla gönderip göndermemesini sorduğunu, şikayetçinin onay vermesi üzerine senedi sanığa teslim ettiğini belirtmesi karşısında; dosya üzerinde yapılan incelemede sanık savunması, şikayetçi beyanları ve tanık beyanlarının birbirleriyle örtüşmeyip, özellikle suç vasfının belirlenmesi açısından önem taşıyan bononun sanığın eline ne şekilde geçtiği konusunda çelişkilerin hasıl olduğu anlaşılmakla, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından, sanık …, temyiz dışı sanık …, şikayetçiler … ve … ile tanık…ın ifadelerine tekrar başvulmak suretiyle, suça konu senedin sanık tarafından ne şekilde ele geçirildiği, müştekinin bilgisi ve rızası dahilinde borcu ödemek suretiyle mi, yoksa şikayetçinin bilgisi ve rızası dışında hukuka aykırı bir şekilde mi ele geçirildiği hususları kuşkuya yer vermeden açıkça tespit edildikten sonra, aynı zamanda sanığın muhasebe evrak ve kayıtlarında bilirkişi incelemesi yaptırılarak senedin girişinin olup olmadığı, sanık tarafından dosyaya ibraz edilen dekonta konu … adına havale edilen 30.000 TL’lik ödemeye ilişkin banka kayıtlarında gönderen tarafından herhangi bir açıklama yapılıp yapılmadığı hususları da araştırılmak ve bu dekonta karşı şikayetçi … ve tanık … diyecekleri sorulmak suretiyle, sonucuna göre şikayetçinin bilgisi ve rızası dahilinde senedin alınması halinde sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nun 209/1. maddesinde düzenlenen suçu, aksi durumda eylemin aynı Kanunun 209/2. maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı gözetilerek hüküm kurulması gerektiğinden, eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 01.07.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.