Yargıtay Kararı 21. Ceza Dairesi 2015/4736 E. 2015/5739 K. 02.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4736
KARAR NO : 2015/5739
KARAR TARİHİ : 02.12.2015

Tebliğname No : 11 – 2012/180491
MAHKEMESİ : Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 30/03/2012
NUMARASI : 2011/276 (E) ve 2012/84 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik

1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30.03.1992 gün ve 80-98 sayılı kararında ayrıntılı biçimde açıklandığı üzere; belgede sahtecilik suçlarında mağdurun rızası hukuka uygunluk nedeni sayılamazsa da failin, belgede sahtekarlıkta bulunmak kastına etki yaptığı, belgede sahtecilik suçlarında kastın ise, zarar vermek bilinç ve iradesi olduğu cihetle; sanığın, bir dönem hissedarı olduğu şirkete bağlı ………. Özel Rehabilitasyon merkezinde hisse devrinden sonra halen fiilen görevine devam ettiği ve şirkete ait suça konu çeki yetkili olmadığı halde keşide ederek katılana verdiğinin iddia ve kabul olunması, sanığın savunmasında, şirketin hissadarı olduğunu, aynı zamanda ……. Özel Rehabilitasyon Merkezinin kurucusu ve sorumlu müdürü olduğunu, ekonomik sorunlar nedeniyle hissesini tanık …..’a devrettiğini, ancak rehabilitasyon merkezindeki görevinin devam ettiğini, şirketin yetkilisi …..’ın çekleri imzalayıp kendilerine gönderdiğini, gerektiği yerde bu çekleri kullandıklarını, müştekiye verilen çekin de bu şekilde verilen çeklerden olduğunu, kendisinin arkasını ciro ettiğini, ödenek alabilmek amacıyla müştekinin imzasının bulunmasının zorunlu olduğunu,müştekinin alacağını almadan imza atmayı kabul etmediğini, bu nedenle suça konu çeki verdiğini, keşideci imzasının şirket yetkilisine ait olduğunu, diğer kısımlarını kendisinin doldurduğunu ifade etmesi, tanık …….’ın beyanında sanıktan şirket hissesini devralmak suretiyle şirketin yetkilisi olduğunu, suça konu çekin devirden önce müştekinin alacağına karşılık verilmiş olabileceğini, devirden sonraki dönemde müştekinin alacağının olmadığını, sanığın hissesini devrettiği sırada çek koçanı da dahil olmak üzere tüm belgeleri kendisine verdiğini, çek yaprağının nasıl ele geçirildiğini bilmediğini, ortakların eline geçmiş olabileceğine ihtimal vermediğini, sanığı itham etmek istemediğini beyan etmesi, yapılan incelemede şirket ile resmi bir bağı bulunmamasına rağmen sorumluluk alacak şekilde suça konu çekin sanık tarafından ciro edilmesi ve suça konu çekin şirketin faaliyeti kapsamında kullanılması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından, öncelikle sanığın devir tarihinden sonra bu şekilde şirket adına daha önce çek/senet imzalayıp imzalamadığı, daha önce bu şekilde keşide edilen çek/senetler varsa ödeme yapılıp yapılmadığı, olay tarihine yakın dönemlerde şirket adına keşide edilen çeklerde atılı bulunan imzalarda tutarlılık bulunup bulunmadığı ve suça konu çeke istinaden yapılmış bir icra takibi varsa akıbeti araştırılarak borca ve imzaya itiraz edilip edilmediği araştırılıp, sanığın “resmi belgede sahtecilik” kastı ile hareket edip etmediği belirlendikten sonra hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği düşünülmeden eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,

2-Kabul ve uygulamaya göre de;
T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 02.12.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.