Yargıtay Kararı 21. Ceza Dairesi 2015/4564 E. 2015/6623 K. 24.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4564
KARAR NO : 2015/6623
KARAR TARİHİ : 24.12.2015

Tebliğname No : 15 – 2011/378306
MAHKEMESİ : Bursa 11. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 20/05/2011
NUMARASI : 2008/37 (E) ve 2011/326 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık

1-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen hükme yönelik incelemede;
a- Sanığın, mobilya satın alması sebebiyle doğan borcuna karşılık olay tarihinde birlikte yaşadığı eski eşi olan şikayetçiyi kefil olarak göstermek suretiyle sahte senet düzenlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın, şikayetçinin suça konu senetten haberi olduğunu, senetteki borç miktarının bir kısmının, şikayetçinin Yapı Kredi Bankası tarafından verilen kredi kartından, kalan borç miktarının da şikayetçinin maaşına konulan haciz ile ödendiğini ve şikayetçi yerine sahte imza atmadığını savunması ile hazırlık aşamasında ifadesi alınan şikayetçinin, eşinin, boşanmalarından önce mobilyacıdan aldığı eşya nedeniyle düzenlediği senet borcunu kendisinin ödediğini beyan etmesi karşısında; Ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararında da belirtildiği üzere, belgede sahtecilik suçlarında, önceden verilen rıza üzerine borçlu yerine onun imzasının atılmasında suç kastından söz edilemeyeceği, rızanın açık veya zımni olabileceği cihetle; suça konu senette alacaklı olarak görünen …….’ın tanık olarak dinlenilerek, suça konu senedin hazırlanması sırasında şikayetçinin hazır bulunup bulunmadığının, yapılan mobilya satışından şikayetçinin haberdar olup olmadığının, senetteki borcun kim tarafından nasıl ödendiğinin sorulması, bu hususlarda müştekinin beyanına başvurulması, dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre senetteki imza incelemesinin sadece şikayetçi yönünden yapılmış olması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde belirlenebilmesi için, sanığın incelemeye esas yazı ve imza örnekleri alınıp, kurum ve kuruluşlardan uygulamaya elverişli yazı ve imzaları da toplanmak suretiyle, suça konu senetteki yazı ve imzaların sanığa aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma sonucu yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
b-T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK.nun 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk,
2-Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan verilen hükme yönelik incelemede;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, suça konu senette kefil olarak gösterdiği iddia edilen şikayetçiye karşı dolandırıcılığı oluşturan herhangi bir eyleminin bulunmadığı, şikayetçinin, suça konu senede kefil olarak imza atıp atmadığını bilebilecek durumda olması karşısında dolandırıcılık suçunun oluşması için gereken hile unsurunun oluşmadığı cihetle, haksız bir menfaat temin edilmesinin söz konusu olamayacağı anlaşılmakla; sanık hakkında unsurları oluşmayan dolandırıcılık suçundan beraat yerine, yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 24.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.