Yargıtay Kararı 21. Ceza Dairesi 2015/3803 E. 2015/5278 K. 19.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/3803
KARAR NO : 2015/5278
KARAR TARİHİ : 19.11.2015

Tebliğname No : 11 – 2012/111638
MAHKEMESİ : Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 20/10/2011
NUMARASI : 2011/29 (E) ve 2011/398 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik

Mağdur B.. G..’in aşamalarda suça konu çekin boş olarak çalındığını, çekteki imzanın kendisine ait olmadığını, sanık Ö.. C..’un yanında çalışmadığını, sanık S.. A..’la herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığını beyan etmesi, keşideci imzasının mağdur B.. G..’in eli ürünü olmadığının tespit edilmesi karşısında; CMK’nun 217. maddesi hükmü uyarınca, duruşmadan edindiği kanaate göre delilleri değerlendirip sanıkların suçu işlediğine ilişkin vicdani kanıya ulaşan mahkemenin kabul ve takdirinde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki incelemenin eksik yapıldığına ilişen 1 numaralı bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık S.. A.. müdafii ve sanık Ö.. C..’un yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
1-)Kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanununda öngörülen bütün unsurlarını taşıması gerekli olup Yargıtay İBK’nun 14.12.1992 tarih ve 1/5 sayılı kararında da açıklandığı üzere; kambiyo senetlerinde bulunması zorunlu olan keşide yerinin bir duraksamaya meydan vermeyecek biçimde açık ve anlaşılır olması gerekmektedir. Suça konu çekin dosyada bulunan fotokopisinde suç tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 692. (6102 sayılı Kanunun 780.) maddesinde öngörülen ve bulunması zorunlu unsurlardan olan ”keşide yerinin” gösterilmemiş olması, ayrıca keşide edenin ismi yanında da herhangi bir yer yazılmamış olması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve suç vasfının tayini amacıyla, suça konu çek aslı duruşmaya getirtilerek, keşide yerinin yazılı olup olmadığı araştırılıp, keşide yerinin yazılmamış olduğunun tespiti durumunda sanıkların eyleminin özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı ve denetime olanak sağlanması bakımından da çek aslının dosya içinde bulundurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi,
2-)5237 sayılı TCK’nun 53/3. maddesi gereğince 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanıkların kendi alt soyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, alt soyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı,
3-)Sanık Ö.. C..’un tekerrüre esas alınan 3167 sayılı Yasanın 16/1 maddesi uyarınca mahkûmiyetine ilişkin eylemin, hükümden önce 20.12.2009 tarih ve 27438 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5941 sayılı “Çek Kanunu” ile 3167 sayılı “Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’un yürürlükten kaldırılmış olması, yine 31.01.2012 tarih ve 28193 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 03.02.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6273 sayılı çek kanununda değişiklik yapılmasına dair Kanun gereğince idari yaptırıma dönüştüğü cihetle, sanık hakkında tekerrür, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve erteleme hükümlerinin uygulanmasına karar verilip verilmeyeceği hususunun tartışılmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık S.. A.. müdafii ve sanık Ö.. C..’un temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.11.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.