Yargıtay Kararı 21. Ceza Dairesi 2015/3780 E. 2015/4980 K. 12.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/3780
KARAR NO : 2015/4980
KARAR TARİHİ : 12.11.2015

Tebliğname No : 11 – 2013/193971
MAHKEMESİ : Kuşadası 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 04/03/2013
NUMARASI : 2011/240 (E) ve 2013/171 (K)
SUÇ : Özel belgede sahtecilik

Cumhuriyet Başsavcısının, 29.01.2013 tarihinde verilen hükmü karar tarihinde yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 310/3. maddesinde belirlenen bir aylık yasal süresi içinde 28.02.2013 tarihinde temyiz ettiği anlaşıldığından, Kuşadası 1. Asliye Ceza Mahkemesinin hukuki dayanaktan yoksun olarak verilen 2011/240 esas 2013/171 karar sayılı temyiz isteminin reddine dair ek kararı kaldırılarak yapılan incelemede gereği görüşüldü.
1-Cep telefonu bayii işleten sanığın, müşteki adına sahte abonelik sözleşmesi ile GSM hattı çıkarttığının iddia edildiği olayda, suça konu abonelik sözleşmesi üzerindeki yazı ve imzaların aidiyeti hakkında Kuşadası Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından aldırılan 30.03.2011 tarihli ekspertiz raporunda abonelik sözleşmesi üzerindeki C.. Ö.. ibareli el yazıları ile katılana atfen atılı iki adet abone imzasının katılanın eli ürünü olmadığının belirtilmesine rağmen, yargılama sırasında Aydın Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği tarafından düzenlenen 17.10.2012 tarihli raporda katılan adına atılı bulunan imzaların basit, taklidi kolay, kaligrafik ve karakteristik özelliklerden yoksun nitelikte olduklarından suça konu abonelik sözleşmesinde katılan adına atılan imzanın sanık ve katılana aidiyetinin tespit edilemediğinin bildirilmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde saptanması bakımından, sahteciliğin konusunu oluşturan belge üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucunda alınan raporlar arasında sonuç bakımından sanığın hukuki durumunu etkileyecek aykırılıklar bulunduğu nazara alınarak usulünce yeni bir bilirkişi kurulu oluşturulup anılan raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden rapor düzenlenmesinin sağlanması, aboneye ait faturaların gönderildiği adreste kimin ikamet ettiğinin araştırılması, tespiti halinde beyanının alınması, abonelik sözleşmesi ile alınan cep telefonu numarasına ilişkin görüşme kayıtları getirtilerek bu kayıtlarda sıklıkla aranan hat sahiplerinin tanık sıfatıyla beyanlarına başvurularak suça konu hattın kim tarafından kullanıldığının belirlenmeye çalışılması, tespit edilmesi halinde hattı kullanan şahsın beyanının alınmasından sonra sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suça konu cep telefonu abonelik sözleşmesi aslının duruşmada incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığının karar yerinde tartışılması ve denetime olanak verecek şekilde belge aslının dosya arasında bulundurulması ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi yasaya aykırı,
3-Kabule göre de;
Eylemin sübutu halinde hükümden sonra 19.02.2014 tarih ve 28918 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanunun 104 ve 105. maddeleri ile değişik 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 63. maddesinin 10. fıkrası ile yaptırıma bağlanan 56. maddesinin 4. fıkrasındaki “Kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi, işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemi yapılamaz ve yaptırılamaz, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemez, evrakta değişiklik yapılamaz ve bunlar kullanılamaz” ve 5. fıkrasındaki “Gerçeğe aykırı evrak düzenlemek veya değiştirmek suretiyle kişinin bilgi ve rızası dışında tesis edilmiş olan abonelikler kullanılamaz” hükmü karşısında; özel hüküm niteliğinde bulunan 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 56. maddesindeki düzenleme de gözetilip, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ile Cumhuriyet Başsavcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 12.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.