Yargıtay Kararı 21. Ceza Dairesi 2015/3539 E. 2015/4803 K. 09.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/3539
KARAR NO : 2015/4803
KARAR TARİHİ : 09.11.2015

Tebliğname No : 11 – 2012/9899
MAHKEMESİ : Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/11/2011
NUMARASI : 2011/449 (E) ve 2011/1045 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık

Sanığın, katılan ..’tan aldığı borç para karşılığından verdiği suça konu senetlere …’nın cirosunu sahte bir şekilde atmak suretiyle resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında, sanığın; ortağı olan ….’a katılanın borç para verdiğini, karşılığında borçlusu … olan suça konu senetleri aldığını, sonradan katılanın borcun ödenmemesi ihtimaline binaen kendisinden senetleri ciro etmesini istediğini, bu sebeple senetlerin arkasını ciro ettiğini, ancak herhangi bir isim yazmadığını, …. isminin kim tarafından yazıldığının bilmediğini ve senetlere konu paranın katılan tarafından kendisine verilmediği savunması, …’nın; suça konu senetlerdeki ciroların kendisine ait olmadığını, olayla bir ilgisinin bulunmadığını beyan etmesi, katılan …’ın ise; 05.03.2009 tarihli şikayet dilekçesinde, suça konu senetlerin verdiği borç para karşılığında sanık tarafından kendisine teminat olarak verildiğini, …’ın da bu borcun altına girdiğini, senedi verirken …’nın cirosunun bulunduğunu belirtmesine karşın, Cumhuriyet savcılığındaki 08.09.2009 tarihli beyanında; 1998 yılında sanığa 17.500 TL’ye bir araba sattığını, aracı teslim ederken sanıktan boş bir senet aldığını, borçlu imzasının sanığın ortağı olan …. tarafından atıldığını, sanığın üzerine kayıtlı bir malvarlığı olmadığı için kefil olarak eşi ….’in de imza atmasını istediğini, sanığın da bir süre sonra senedi …’nın cirosu bulunduğu halde getirip kendisine verdiğini, icra takibi sırasında bu cironun sahte olduğunun tespit edildiğini, senedin tek alacaklısının kendisinin olduğunu senedi ciro edip kimseye vermediğini, 04.01.2011 tarihli savcılık beyanında ise, suça konu senetlerin sanık ve ortağı olan … tarafından verildiğini, …. ile …’in senetleri bizzat yanında imzaladığını ifade etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından; Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.03.1998 gün ve 6/8-69 sayılı kararında da açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı cihetle, senetlerde borçlu olarak gözüken …. ile ciranta olarak adı geçen ….’in olaya ilişkin tanık olarak beyanlarının alınması, katılanın beyanlarındaki çelişkilerin giderilmesi ve suça konu senetlerin kim tarafından ne şekilde ve ne amaçla verildiğinin net olarak saptanmasından sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Kabule göre de;
a- Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 14.12.1992 tarih ve 1/5 ve Ceza Genel Kurulu’nun 24.03.1998 gün ve 51/106 sayılı kararlarında açıklandığı üzere; kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için, ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanununda öngörülen bütün unsurları taşıması gerekir. Yasal unsurları taşımayan bir kambiyo senedinde sahtecilik yapılması halinde fiil, özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacaktır. Türk Ticaret Kanununun 688/6 ve 689/4. (suç ve karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nun 776 ve 777.) maddeleri uyarınca bonoda tanzim yerinin yazılı bulunması zorunludur, tanzim edildiği yer gösterilmeyen bir bono tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılır. Düzenleme (keşide) yerinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek ve başka yerleşim yerlerini çağrıştırmayacak biçimde açık, net ve herkes tarafından anlaşılabilir şekilde gösterilmesi gerekir. Sahte olarak düzenlendiği iddia olunan suça konu senetlerde keşideci borçlu yönünden TTK’nun 688/6. maddesi hükmüne göre tanzim yerinin bulunmadığı, aynı Kanunun 689/son maddesinde öngörülen keşidecinin adı ve soyadı yanında yazılı ve idari birim olarak kabulü mümkün bir yer ismi de bulunmadığından Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.10.1996 gün 12/590-650 sayılı kararında açıklandığı üzere kambiyo senedi vasfı bulunmaması nedeniyle sanığın eyleminin özel belgede sahtecilik suçuna uygun bulunduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması,
b- Dolandırıcılık suçu yönüyle, sanık hakkında hükmolunan hapis cezası TCK’nun 61. maddesine göre takdiren asgari hadden tayin olunduğu halde hapis cezası yanında hükmolunan adli para cezasına esas alınan tam gün sayısının aynı gerekçelerle alt sınırdan uzaklaşılarak 60 gün olarak tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi,
c- Hapis cezasına mahkumiyetinin yasal sonucu olarak TCK’nun 53. maddesinin uygulanmaması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.11.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.