Yargıtay Kararı 21. Ceza Dairesi 2015/3537 E. 2015/5106 K. 16.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/3537
KARAR NO : 2015/5106
KARAR TARİHİ : 16.11.2015

Tebliğname No : 11 – 2009/208586
MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 07/07/2009
NUMARASI : 2008/362 (E) ve 2009/679 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, güveni kötüye kullanma

I- Sanık müdafiinin, “hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma” suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı azaltıcı sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, hükmün açıklanmasının geri bırakılmama nedenleri gösterilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
II- “Resmi belgede sahtecilik” suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarına gelince;
1- Sanığın, 11.03.2009 tarihli duruşmada ve sonraki celselerde; B.. C..’ı tanımadığını, bu kişiden para almadığını, patronunun bu kişiden alacağı bulunmadığını ve senet üzerindeki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını savunması, alınan bilirkişi raporuna göre; borçlusu B.. C.. olan senet üzerindeki meblağ rakam ve yazıları, borçlu isim ve yazıları ile borçlu imzalarının sanığın elinden çıkmadığının tespit edilmesi ve B.. C.. da tanık olarak alınan beyanında; sanığı ve müştekiyi tanımadığını, sanıktan herhangi bir mal almadığını ve ona senet düzenleyip vermediğini ifade etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yervermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından, suça konu senette alacaklı gözüken şirket yetkilisi T.. Ş..’ün adresi yeniden araştırılıp tespit edilerek olaya ilişkin ayrıntılı beyanlarının alınması, suça konu senedin kim tarafından ne şekilde kendisine verildiği, borçlu gözüken B.. C.. ile ne tür bir ticari ilişkisinin olduğu, bu kişiden alacaklı olup olmadığı hususlarının sanık savunması ve tanık B.. C..’ın beyanları da dikkate alınarak ayrıntılı bir şekilde sorulması ve gerektiğinde suç konusu bona üzerinde bulunan yazı, rakam ve imzaların T.. Ş.. ile borçlu B.. C..’ın eli ürünü olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine yazılı şekilde eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması,
2- Kabule göre de; sanığın, mağdur şirkete borçlu olan C.. D.. ve B.. C..’an aldığı paraları şirkete vermeyip bunun yerine adı geçen borçlular tarafından düzenlenmiş gibi suça konu iki bonoyu sahte bir şekilde düzenleyip şirkete sunması şeklinde iddia ve kabul olunan olayda; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 22.04.2014 gün, 2013/11-397 Esas, 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK’nun “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği cihetle eylemin zincirleme olarak işlenmiş tek resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı belge sayısı ve suç kastının yoğunluğu göz önüne alınarak cezanın alt sınır aşılarak belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde iki kez “resmi belgede sahtecilik” suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.11.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.