Yargıtay Kararı 21. Ceza Dairesi 2015/2951 E. 2015/3868 K. 14.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/2951
KARAR NO : 2015/3868
KARAR TARİHİ : 14.10.2015

Tebliğname No : 11 – 2012/14795
MAHKEMESİ : Enez Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/12/2011
NUMARASI : 2010/122 (E) ve 2011/127 (K)
SUÇ : Özel belgeyi bozma, yok etme veya gizleme

Yüklenen suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı mahkemece dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek kabul ve takdir kılınmış olduğundan Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, 14.10.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Olay tarihinde sanık hakkında, kredi kullanmak amacıyla Z.. Ş..ne geldiği kredi sözleşmesi gereğince hazırlaması gereken ipotek işlemlerini tapu sicil müdürlüğünden hazırlayarak tekrar bankaya geldiğinde kullanmış olduğu kredi tutarının bir kısmının borçlu olduğu kişinin hesabına yatırılması gerekirken tamamının yatırılmış olduğundan banka görevlileri ile arasında tartışma çıktığı, krediyi kullanmaktan vazgeçtiğini söylediği ancak görevlilerin artık geri dönülemeyeceğini kredinin tahsis edildiğini söylemeleri üzerine sinirlenerek kredi sözleşmesini hazırlayan banka görevlisini tanık M.. N..’in önünde duran suça konu tarımsal kredi sözleşmesini alarak bankadan kaçtığı, görevlilerin telefonla arayıp ikaz etmelerine rağmen belgeleri getirmediği ancak bankanın Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunması üzerine kredi sözleşmesinden on gün geçtikten sonra 23.10.2009 tarihinde ifadesini verirken Cumhuriyet Savcısına içinde suça konu tarım kredi sözleşmesinin de bulunduğu belgeleri teslim ettiğinden dolayı özel belgeyi gizlemek kastıyla hareket ettiğinden dolayı TCK.nun 208/1. Maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle açılan kamu davasında yapılan yargılama neticesinde mahkemece sanığın beraatına dair kararın, yerel Cumhuriyet Savcısı tarafından yüklenen suçun unsurları itibariyle oluştuğu gerekçesi ile yaptığı temyiz üzerine dairemizce yapılan incelemesinde sayın çoğunluk tarafından onanmasına karar verilmiştir.
TCK.nun 208/1. Maddesinde “Özel belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek” başlığı altında düzenlenen suç seçimlik hareketli bir suç olup, somut olayımızda suçun sadece “gizleme” fiili inceleme konumuzu oluşturmaktadır. Eski 765 sayılı TCK.nun 348.maddesinin karşılığı olarak düzenlenen 208. Maddede farklı olarak özel belgenin “gizlenmesi” hareketi ilave olarak seçimlik hareketlerden olarak sayılmıştır. Gerçi 765 sayılı TCK.nun 348. Maddesindeki “bozmak” deyiminden belgenin maddi varlığına dokunulmaksızın, ondan faydalanma imkanlarını engelleyen fiilleri kastedilmiş olup yani belge maddeten vardır ancak ya okunmaz bir hale getirildiği için ya da hak sahibinin elinden alınıp gizlendiği için bundan faydalanıp bir iddiayı ispat etmek imkansız bir hale geldiği için “gizlenme” fiili “bozma” fiilinin içerisinde değerlendiriliyordu.¹
5237 sayılı TCK.nun da ise Yasa koyucu madde gerekçesinde de belirtildiği üzere “Söz konusu suçu oluşturan seçimlik hareketler, özel belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemektir.” demek suretiyle bizce yerinde olarak “gizleme” fiilini suçu oluşturan ayrı bağımsız bir hareket olarak saymıştır.
Gizlemek, sözlükte “saklamak, örtmek, belli etmemek” anlamına gelir.2 TCK.nun 208. Maddesi kapsamında “gizlenme” ise; varlığını ve bütünlüğünü koruyan gerçek özel belgeden hak sahibinin yararlanmasına engel olunmasıdır. Gizlemenin devamlı olması gerekmez. Ancak gizlemenin devamı halinde suçun işlenmesi de kesintisiz olarak devam edecek olup geçici gizlemede suçun tamamlanması için yeterli olacaktır.3

Karşı Oy

Somut olayımızda; sanığın, Tarımsal Kredi almak için şikayetçi Z.. Ş..ne yaptığı başvuru neticesinde kendisinden tapu müdürlüğünde bir takım ipotek işlemlerinin yapılmasının talep edildiği, istenen ipotek belgesi, ipotek tesisi ve tescil özet istem belgesini alarak kredi sözleşmesini düzenleyen banka görevlisi tanık M.. N..’in yanına gelen sanık, kullandığı kredi tutarının tamamının borçlu olduğu D.. D..’nın hesabına geçtiğini öğrenince sinirlenerek bir kısmının bu hesaba geçmesi gerektiğini bu nedenle kredi kullanmaktan vazgeçtiğini söylediği, ancak kredi sözleşmesini hazırlayan tanık
M.. N..’in artık işlemden dönülemeyeceğini belirtmesi üzerine banko üzerinde bulunan kredi sözleşmesi ve ipotek belgelerini alarak bankadan kaçtığı, banka görevlilerince defalarca aranmasına rağmen sanık, suça konu kredi sözleşmesini şikayetçi bankaya getirmeyerek hak sahibi olan bankanın özel belge niteliğindeki tek nüsha olan kredi sözleşmesinden yararlanmasını engelleyerek gizlemiştir.
Sanık kendisi ve banka görevlilerince imzalanan hukuken geçerli bir özel belge olan kredi sözleşmesini defalarca aranmasına rağmen 10 gün boyunca hak sahibi olan bankaya getirip teslim etmeyerek “gizlemek” suretiyle TCK.nun 208. Maddesindeki suçu işlediği halde mahkemece sanığın banko üzerinden alarak ayrıldığı belgeler içerisinde suça konu kredi sözleşmesi olduğunu bilmediğine dair hayatın olağan akışına uygun düşmeyen savunmasına itibar olunarak belgeyi gizleme kastı bulunmadığından manevi unsuru itibariyle oluşmayan suçtan beraatına karar verilmiş olup dairemiz çoğunluk görüşü ile de bu kararın doğru olduğunun kabulü ile onanmasına karar verilmiş ise de bu görüşe katılmamaktayım.
Çünkü öncelikle sanığın, kredinin bir kısmı yerine tamamının borçlu olduğu tanık D.. D..’nın hesabına geçmesinden dolayı kredi kullanmaktan vazgeçtiğine dair beyanı karşısında; tanık olan banka görevlisinin artık işlemden dönülemeyeceğini kredinin tahsis edildiğini söylemesi üzerine bankadan suça konu kredi sözleşme belgelerini alarak kaçması sanığın iyiniyetli olmadığını göstermektedir. Kaldı ki tanık M.. N..’in Cumhuriyet Savcısına dayanak belgesinin de olduğunu söylediği beyanına göre; sanık, 7.500 TL kredi kullanmış olup kendisinin talimatı doğrultusunda bu kredi miktarının 6.600 TL’si borçlu olduğu D.. D..’nın hesabına aktarılmıştır
İkinci olarak belgelerle kaçan ve on gün boyunca aranan sanığın suça konu kredi sözleşmesinin elinde olduğunu bilmediğine dair savunma sanığın kendisini suçtan kurtarmaya yönelik olup bu savunma hayatın olağan akışına aykırı olup itibar edilmesi mümkün değildir.
Bu nedenlerle sanığa yüklenen suç unsurları itibariyle oluştuğu ve mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozma kararı yerine oluş ve kabule aykırı olarak sayın çoğunluğun, suçun manevi unsuru itibariyle oluşmadığına dair mahkemenin beraat kararının onanmasına dair kararına katılmamaktayım.

MUHALİF ÜYE

¹Erman, Sahir, Sahtekarlık Cürümleri, İstanbul Üniversitesi Yayınları No:1550, Hukuk Fakültesi Yayınları No:336, 3. baskı, istanbul, 1970, s.391
² Hayat Büyük Türk Sözlüğü, s.435 (Gökcen, Ahmet, Belgede Sahtecilik Suçları(TCK m. 204-212), 3. baskı, Adalet Yayınevi, ankara, 2013, s.493’den naklen)
3 Taşdemir, Kubilay, Belgelerde sahtecilik Suçları, Ütopya grafik, Ankara, 2013, s.