Yargıtay Kararı 21. Ceza Dairesi 2015/2794 E. 2015/3750 K. 12.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/2794
KARAR NO : 2015/3750
KARAR TARİHİ : 12.10.2015

Tebliğname No : 11 – 2011/377474
MAHKEMESİ : Isparta 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 13/09/2011
NUMARASI : 2008/329 (E) ve 2011/312 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik

1-Sanığın, borçlusu katılan G.. C.., alacaklısı kendisi olan 15.07.2007 tanzim, 15.08.2007 vade tarihli, düzenleme yeri bulunmayan suça konu senedi sahte bir şekilde düzenleyip kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında, sanığın; olay tarihinde katılanın düğün alışverişi için işyerine geldiğini, 1.000 TL kadar borcunun kaldığını, bu sebeple suça konu senedi doldurup imza için verdiği, diğer müşterilerle ilgilenirken imzanın katılan yerine oğlu V.. C.. tarafından atıldığını, senedin icra takibine konulması sırasında imzaya itiraz ederek borcu ödemediklerini, herhangi bir sahtecilik yapmadığını savunması, katılan G.. C..’un; sanığın işyerinde düğün alışveriş yaptığını, ancak borcunu ödediğini, suça konu senetteki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını, böyle bir senet tanzim etmediğini beyan etmesi, tanık V.. C..’un; suça konu senetle bir ilgisinin olmadığını, yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını, senet tanzim edilirken yanlarında bulunmadığını ifade etmesi ve hükme esas alınan 28.02.2011 tarihli Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığınca hazırlanan raporda suça konu bono yerine dava konusu olmayan borçlusu V.. C.. olan senet üzerinde inceleme yapıldığının anlaşılması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından, belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suça konu sahte belge aslının duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatıcı nitelikte olup olmadığının kararda tartışılması ve denetime imkan verecek şekilde dosya içine konulması, suça konu bononun düzenleme tarihine yakın ve tercihen bu tarihten önce olmak üzere V.. C..’a ait imza ve yazı örneklerinin muhtarlıklar, noterlikler, bankalar, seçim kurulları, nüfus müdürlükleri, evlendirme dairesi vb. gibi çeşitli kurum ve kuruluşlardan temin edilerek senette borçlu G.. C.. adına atılı bulunan imzanın V.. C..’un eli ürünü olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek eylemin sübutu halinde sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nun 211. maddesinde öngörülen “bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla belgede sahtecilik” suçunu oluşturup oluşturmayacağının da karar yerinde tartışılmasından sonra hüküm kurulması yerine yazılı şekilde eksik inceleme ile mahkumiyetine karar verilmesi,
2- Kabule göre de;
a- Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 14.12.1992 tarih ve 1/5 ve Ceza Genel Kurulu’nun 24.03.1998 gün ve 51/106 sayılı kararlarında açıklandığı üzere; kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için, ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanununda öngörülen bütün unsurları taşıması gerekir. Yasal unsurları taşımayan bir kambiyo senedinde sahtecilik yapılması halinde fiil, özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacaktır. Türk Ticaret Kanununun 688/6 ve 689/4. (suç ve karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nun 776 ve 777.) maddeleri uyarınca bonoda tanzim yerinin yazılı bulunması zorunludur, tanzim edildiği yer gösterilmeyen bir bono tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılır. Düzenleme (keşide) yerinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek ve başka yerleşim yerlerini çağrıştırmayacak biçimde açık, net ve herkes tarafından anlaşılabilir şekilde gösterilmesi gerekir. Sahte olarak düzenlendiği iddia olunan suça konu 15.07.2007 düzenleme tarihli senette keşideci borçlu yönünden TTK’nun 688/6. maddesi hükmüne göre tanzim yerinin bulunmadığı, aynı Kanunun 689/son maddesinde öngörülen keşidecinin adı ve soyadı yanında yazılı ve idari birim olarak kabulü mümkün bir yer ismi de bulunmadığından Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.10.1996 gün 12/590-650 sayılı kararında açıklandığı üzere kambiyo senedi vasfı bulunmaması nedeniyle sanığın eyleminin özel belgede sahtecilik suçuna uygun bulunduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması,
b- 5271 sayılı CMK’nun 5728 sayılı Yasa ile değişik 231/5. maddesi uyarınca 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına ilişkin mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması, mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması ve suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekmektedir. İncelenen dosyada sanığın suç tarihi itibariyle sabıkasız olduğu, adli sicil kaydında gözüken 20.09.2010 tarihli ilamın ise mahkumiyet hükmü niteliğinde olmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin olduğu cihetle, sanığın hukuki durumunun belirtilen yasal ölçütlere göre değerlendirilmesi yerine “…hakkında daha önce CMK’nun 231. maddesi uygulandığından yeniden uygulanmasına yer olmadığına” denilmek suretiyle yasal olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
c- 5237 sayılı TCK’nun 51/7. maddesinde “hükümlünün deneme süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere hakimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceğinin” belirtilmesi karşısında; mahkemece “5237 sayılı Yasanın 51/7 maddesi gereğince denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde cezasının tamamının infaz edileceğinin ihtarına” karar verilerek infazı kısıtlayacak şekilde hüküm tesisi,
d- 5237 sayılı TCK’nun 53/3. maddesi gereğince 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi alt soyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, alt soyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
e- Suça konu belge bono olduğu halde temel ceza tayin edilirken “nüfus cüzdan sayısı nazara alınarak” denilmek suretiyle çelişkiye sebebiyet verilmesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.10.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.