Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2020/96 E. 2020/2734 K. 08.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/96
KARAR NO : 2020/2734
KARAR TARİHİ : 08.09.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki yapılan tazminat davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi ihbar olunan vekiller tarafından istenilmekle, tayin olunan 08/09/2020 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı … vekili Av. … ile diğer taraftan davalı Hazine vekili Av. … geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili dava dilekçesi ile, vekil edenin … köyü 115381 ada 1 parsel (eski parsel no:690) numaralı 29.200,00 m² yüzölçümlü taşınmazın maliki olduğunu, başka bir parsel ile mükerrerlik tespit edilerek davacının tapusunun 22.079,02 m2’lik kısmının iptal edildiğini, davacının bilgi ve iradesi dışında mükerrerlik nedeni ile tapudan terkin edilen kısımdan dolayı ile davacının zarara uğradığını bu nedenle taşınmazın değerinin tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6.000,00 TL zararın tapu terkin tarihinden itibaren, bu talep kabul edilmez ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hazine, işlem tarihinden itibaren 1 yıllık süre içinde davanın açılmadığı dava hakkının zamanaşımına uğradığı, zararında önceki malikten talep edilmesi gerektiği, Hazinenin bir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddine istemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 09/09/2013 gün ve 2013/9108-13601 E.-K. sayılı ilamıyla bozulmuştur.
Bozma ilamında “4721 sayılı TMK.nun sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesinde “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.” hükmü yer almakta olup, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan da TMK’nın 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. (HGK’nın 16.06.2010 gün ve 2010/4-349/318 sayılı kararı)
Hal böyle olunca; 1950 yılında yapılan tapulama çalışmalarında 29200 m2 olarak tespit ve tescile tabi tutulan taşınmazın, sonradan yüzölçümü ve sınırlarının Kadastro Kanununun 22/a maddesi uyarınca, başka bir parsele binmeli olması nedeniyle düzeltilmesi sırasında oluşan zararın da kadastro işlemlerinden kaynaklandığı ve TMK’nın 1007. maddesi anlamında tazmini gerektiği muhakkak olup, işin esasına girilerek, taşınmazın niteliği tespit edilip, arazi ise gelir metodu esas alınarak; arsa ise emsal incelemesi yapılarak davacının zararının kapsamı belirlenerek talebin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçelerle davanın
reddine karar verilmesi, doğru görülmemiştir.” denilmiş, davalı Hazine karar düzeltme talebi ise 17/03/2014 gün ve 2013/29224-7279 sayılı ilamıyla reddedilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra; davanın kabulüne, 6000,00 TL’nin dava tarihi olan 09/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı … davalı tarafından temyizi üzerine Dairenin 2015/16624-2016/5891 E.- K. sayılı ilamıyla bozulmuştur.
Bozma ilamında “ Medenî Kanunun 1007. maddesinde sözü edilen zarar gerçek zarar olup, burada gerçek zarar; tapunun yüzölçümünün azalması nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idi ise, aynı durumun yeniden tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. – 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. – 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. – 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği yani taşınmazın davacı tarafından satın alındığı tarihtir.
Hal böyle olunca, uygulama kadastrosu ile 22.079,02 m² azalan taşınmazın niteliği 17.04.1998 gün 1996/3-1 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı ve Bakanlar Kurulunun 28.02.1983 gün 1983/6122 sayılı kararı gözetilmek suretiyle belirlenmelidir. Belirlenen nitelik arazi ise, değerlendirme tarihi itibariyle net gelir metodu yöntemi ile, taşınmazın niteliği arsa ise, değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Bu nedenle, mahkemece taşınmazın değerlendirme tarihindeki niteliği arsa olarak belirlenir ise, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihi olan 07.02.2008 tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re’sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren, emsal ile dava konusu taşınmazların eksik ve üstün yönlerinin karşılaştırıldığı rapor alınması,
Taşınmazın değerlendirme tarihindeki niteliği arazi olarak belirlenir ise, arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak değerlendirme tarihi 07.02.2008 itibariyle davacının oluşan gerçek zararının saptanması gerekirken, değerlendirme tarihi olarak dava tarihini alan ve açıklanan nitelikleri taşımayan bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.” hususlarına değinilmiştir. Davacı vekilinin karar düzeltme istemi ise Dairenin 17/01/2017 gün ve 2016/13722-2017/114 E. K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiş, davacı vekili, birleşen Gölbaşı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/502 E. sayılı davasında ise, asıl davaya konu Topaklı köyü 115381 ada 1 parsel (eski parsel no:690) numaralı 29.200,00 m² yüzölçümlü taşınmazın mükererlik nedeniyle tapusunun kısmen terkini sebebiyle şimdilik 115.000,00 TL’nin zararın doğduğu 07/02/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece asıl dava ile Gölbaşı 1 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/502 E. sayılı dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonucu ; asıl dava açısından davanın kabulü ile,
toplam 6.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Birleşen dava açısından davanın kısmen kabulü ile, toplam 88.238,33TL’nin 07/02/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş, hüküm davacı vekili, davalı Hazine vekili ve ihbar olunan, … Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu sicilinin gereği gibi tutulmaması nedeniyle uğranılan zararın TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; davacının 07.02.2008 tarihinde 29200 m2 yüzölçümlü olarak satın aldığı Topaklı köyü 690 parsel sayılı taşınmazın, Çankaya Kadastro Müdürlüğü tarafından 3402 sayılı Kanunun 22. maddesi uyarınca uygulamaya tabi tutularak, taşınmazın 22.079,02 m2’lik kısmının İkizce köyü 1 nolu parsele binmeli (mükerrer) olması nedeni ile yüzölçümü ve sınırları düzeltilerek, 7120,98 m2 olarak yeniden davacı adına tescil edildiği, yapılan bu işlemin 08/03/2011 tarihinde ilan edilerek kesinleşmesi üzerine, davacının tazminat istemli iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır.
1) İhbar olunan … Bakanlığı vekilinin temyiz itirazları yönünden: ihbar olunanın davada taraf sıfatı bulunmadığı, bu durumda temyiz hakkı da bulunmadığından temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde ve bozma gereklerinin yerine getirilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
3) Davalı Hazine vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece, birleşen 2017/502 E. sayılı davanın kısmen reddine karar verildiğinden, karar tarihi olan 2019 yılı Avukatlı Asgari Ücret Tarifesi’ne göre reddedilen kısım yönünden davalı Hazine lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu sebeple bozulması gerekirse de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Davalı Hazine vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz isteminin (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle kabulüne, gerekçeli kararın 5. bendinde yazılı olan “ 2.725,00 TL” ibaresinin çıkarılarak yerine “3.211,00 TL”ibaresinin yazılmasına, davacı vekilinin tüm, davalı Hazine vekilinin sair temyiz istemlerinin (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, ihbar olunan … Bakanlığı vekilinin temyiz isteminin (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddiyle, kararın düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz isteminin duruşmalı yapılması nedeni ile Yargıtay’daki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 2.540,00.-TL vekalet ücretinin davacı yandan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 08/09/2020 günü oy birliği ile karar verildi.