Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2020/1152 E. 2020/1833 K. 15.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1152
KARAR NO : 2020/1833
KARAR TARİHİ : 15.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davacılar vekili ve asli müdahil … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri … köyü, … mevkiinde bulunan bir parça taşınmazlarının yörede 1985 yılında ilk kez yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sırasında … köyü 310 ada 1 sayılı parselde orman niteliği ile tapuya tescil edildiğini, taşınmazlarının orman içine alınması işleminin yanlış olduğunu, 15.02.1984 tarih 3 sıra ve 02.08.1991 tarih 1 sıra nolu tapu kayıtlarına dayanarak bu yere ait sınırlamanın iptalini istemişlerdir. … ve … sırasıyla 31.05.2001 ve 19.09.2001 tarihli dilekçeler ile davaya katılmışlardır. Mahkemece, davacılar … ve … ile katılan … …ın davasının süresinde yenilenmediğinden açılmamış sayılmasına, davacı … ile katılan …’ün davalarının reddine karar verilmiş, hüküm katılan … vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27/06/2011 tarihli 2011/8088 – 8113 E.K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ”Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir: Şöyle ki; katılan … yargılama sırasında, Kanunisani 1936 tarih 97 sıra nolu tapu kaydına dayanmıştır. Mahkemece, davacıların dayandığı 15.02.1984 tarih 3 sıra ve 02.08.1991 tarih 1 sıra nolu tapu kayıtları ile katılanın dayandığı tapu kaydının sınırları ve mevkisi aynı olduğu halde aralarında bağlantı olup olmadığı araştırılmamış, katılanın dayandığı tapu kaydı tüm geldi ve gitti kayıtları ile getirtilerek keşif sırasında mahallinde usulüne uygun şekilde uygulanmamış, çekişmeli taşınmaza uyup uymadığı tespit edilmemiştir.
O halde; mahkemece öncelikle davacıların ve katılanın dayandığı tapu kayıtları tüm geldi ve gitti kayıtları ile birlikte getirtilerek, aralarında bağlantı olup olmadığı, kadastro sırasında revizyon görüp görmedikleri araştırılmalı, revizyon görmüş iseler revizyon gördüğü kadastro parsel/parsellerine ait kadastro tespit tutanakları getirtilmeli ve bu tapu kaydına dayanılan ve çekişmeli taşınmazlara komşu olan taşınmazlara ilişkin açılmış bulunan başkaca dava bulunup bulunmadığı araştırılarak varsa bu dava dosyaları tespit edildikten sonra seçilecek bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte katılanın tarafından dayanılan tapu kaydı yerel bilirkişi eliyle mahallinde uygulanmalı, sınır denetimi yapılmalı, dayanılan tapu kaydının mahalline uyup uymadığı tespit edilerek tapu kaydı mahalline uyuyor ise tapu kaydının kapsadığı taşınmazları gösterir fenni bilirkişi tarafından düzenlenecek denetlemeye elverişli
krokili rapor alınmalı, taşınmazın dosyada bulunan orman bilirkişi raporu ve rapora ekli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki konumu dikkate alınarak tapu kaydının 4785 ve 5658 sayılı Kanun kapsamında hukuki değerini yitirip yitirmediği araştırılmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. ” gereğine değinilmiştir.
… 18.05.2015 tarihli dilekçesinde dayaya katılma talebinde bulunmuştur.
Mahkemece; Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama neticesinde; dava konusu edilen yerlerin orman kadastrosu yapılmış olup, 08/03/1996 tarihinde kesinleşen orman parseli sınırları içerisinde kaldığı, kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık sürenin dolduğu, bu nedenle tapu iptali tescil talebi dinlenemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiş, hüküm bir kısım davacılar vekili ve asli müdahil … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, on yıllık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1987 yılında 3302 sayılı Kanunla değişik 6831 sayılı Kanuna göre yapılıp 02.09.1992 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması olup taşınmazların bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu 08.03.1996 tarihinde kesinleşmiştir. Somut olayda dava tarihi 17.01.2001 tarihi olup davanın 10 yıllık süre içerisinde açıldığı tespit edilmiş olup mahkemece işin esası incelenerek toplanacak delillere göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/06/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.