Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2019/978 E. 2020/1979 K. 22.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/978
KARAR NO : 2020/1979
KARAR TARİHİ : 22.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ile … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı …, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği, … kasabası, … mevkiinde bulunan toplam bir parça taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile fenni bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 11187.98 m² yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24/12/2009 tarih ve 2009/15648 – 19431 E.K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [mahkemece çekişmeli taşınmazın yörede 1984 tarihinde kesinleşen orman kadastro çalışmasında orman sınırları dışında kaldığı, orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerindeki imar ve ihya ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olmadığı, çekişmeli taşınmazın yakınlarında güneyinde yer alan dava dışı taşınmazın Alanya Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2002/246 – 2006/190 sayılı dosyasında … tarafından açılan tescil davası sonucunda davanın kabulü yolunda kurulan hükmün temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 28.02.2008 tarih ve 2008/1705 – 3184 sayılı kararı, yine aynı mahkemenin 2006/492-298 sayılı dosyasında … tarafından açılan tescil davası sonucunda davanın kabulü yolunda kurulan hükmün temyiz edilmesi üzerine Dairenin 24.12.2009 tarih 2009/15658 – 19432 sayılı kararı ile bozulduğu, bundan ayrı olarak çekişmeli taşınmaza komşu olan 2248 ve 2036 sayılı parsellerin hükmen oluştuğu halde, bunlara ilişkin dosyaların getirtilmediği, taşınmaza bitişik haldeki … tarafından kullanıldığı belirtilen taşınmazın Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.09.2008 tarih ve 2005/224-481 sayılı dosyasında karara bağlandığı, hükmün temyiz edilmesi üzerine Dairenin 09.06.2009 tarih 2009/1170 – 2994 sayılı kararı ile “çekişmeli taşınmazın eski ve yeni tarihli resmî belgelerdeki konumunun araştırılması, ayrıca komşu taşınmazlara ilişkin tescile esas alınan kayıtlar ile varsa mahkeme kararlarının getirtilmesi, Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/3 E sayılı dosyasının getirtilerek incelenmesi” gereğine değinilerek hükmün bozulduğunun anlaşıldığı, mahkemece çekişmeli taşınmazın konumunun etrafı ile birlikte değerlendirilmediği, taşınmaza komşu olan 2248, 2036, 1941 ve 1940 sayılı parsellere ilişkin tapu kayıt örnekleri ile mahkeme kararı ile
oluşmuş iseler mahkeme kararları ile dosyaları, yoksa tescile esas olan evraklarının ilgili yerlerden getirtilmesi, çekişmeli taşınmaza komşu olan Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/224 E. sayılı, Alanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/269 sayılı dava dosyaları getirtilerek, sözkonusu dosyalardaki uzman bilirkişi raporları ile yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarının incelenmesi, eldeki dosyadaki uzman bilirkişi raporları ile karşılaştırılması, komşu taşınmazların dayanakları olan kayıt ve belgeler varsa getirtilerek çekişmeli taşınmaz yönünü ne olarak gösterdiklerinin araştırılması, Dairenin 2008/1705 sayılı bozma ilâmında Hazinenin kadastro paftasında çalılık ve taşlık olarak bırakılan taşınmazlara yönelik olarak Alanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/594 sayılı ve bunu takip eden numaralarda 24 kişi aleyhine elatmanın önlenmesi ve tescil istemi ile açtığı davalarda taşınmazların taşlık ve kayalık oldukları belirlenerek 24 kişi hakkında elatmalarının önlenmesine ve taşınmazların Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği belirtilmekte olup, sözkonusu dosyanın getirtilerek bu kişilerin aralarında davacının da bulunup bulunmadığının ve yakın tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları getirtilerek uzman bilirkişiler marifeti ile taşınmazın kullanılıp kullanılmadığının da araştırılması] gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, yargılama devam ederken … satın almaya dayalı olarak taşınmazda hakkı bulunduğu iddiasıyla davaya harçlı katılmış daha sonra talebinden feragat etmiştir. Davacı …, dava konusunu …’a temlik etmiş ve davadan çekilmiş, davalı Hazine davanın reddi ile dava konusu taşınmazın adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının ve asli müdahilin talebinin reddine, … ili, … ilçesi, … köyünde bulunan ve dosya içerisinde yer alan fen bilirkişisi …’un 25/11/2013 tarihli rapor ve ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen 1207,67 m²’lik alan ile (B) harfi ile gösterilen 9980,36 m²’lik alanın Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı (temlik alan) … vekili tarafından temyiz edilmekle Dairenin 09/03/2016 tarihli ve 2015/6680 – 2016/3009 E.K. sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma sonunda dava konusu edilen taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları dışında kaldığı gibi eski tarihli belgelerde de orman sayılmayan yerlerden olduğu, eylemli biçimde de orman olmadığı belirlenmiş ancak Dairenin bozma kararından sonra yapılan ilk keşfe katılan toprak bölümü mezunu ziraat bilirkişi Hilal Sağıroğlu tarafından düzenlenen raporda taşınmazın zemininde köklü kayaların bulunduğunun imar ve ihyanın bulunmadığının belirtildiği, 1957 ve 1986 tarihli hava fotoğraflarında da taşınmazların kullanılmayan hali arazi olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davacı gerçek kişinin davasının reddine karar verilmiş ise de dava konusu taşınmazlarda davacı yararına imar ve ihya ile zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığı yönünden yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; mahkemece bozma sonrası ilk keşifte görev alan ziraat bilirkişi raporuna ve hava fotoğraflarındaki duruma üstünlük tanınarak hüküm kurulmuştur. Halbuki; 18/11/2013 tarihinde yapılan keşfe katılan ziraat bilirkişiler …, … ve … oluşan bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilen raporda taşınmaz (A) ve (B) olarak iki bölüme ayrılarak incelenmiş (A) harfi ile gösterilen bölümde blok kayaların yer yer yüzeye çıktığı, taşlık ve kayalık, hali arazi niteliğinde olduğu belirtilmesi karşısında (B) harfi ile gösterilen bölümde buğday anızının bulunduğu, içerisindeki taşların 20 yıldan çok daha uzun süre önce toplanarak etrafındaki duvarların yapıldığı taşınmazın imar ve ihya edilerek kültür arazisi haline getirildiği belirtilmiştir. Mahkemece ziraat bilirkişi raporları arasındaki bu çelişki giderilmeden tek ziraat bilirkişi tarafından düzenlenen rapora itibar edilerek hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Ayrıca, yerel bilirkişi ve tanık anlatımları taşınmazdaki imar ve ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği ve zilyetlik hususunda yeterli olmayıp soyut beyanlar içermektedir. O halde, mahkemece önceki keşiflere katılmayan üç ziraat bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulu ve bir harita mühendisi bilirkişi marifetiyle yeniden yapılacak keşifte tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendislerine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi
niteliğindeki yerlerden olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve varsa dayanak kayıtları getirtilip uygulanmalı; komşu taşınmazlara yönelik açılan tescil dava dosyaları dosya içine alınarak uygulanmalı dava konusu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; yerel bilirkişi ve tarafların bildirdiği zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve maddi olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihine kadar taşınmaz üzerinde davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.” denilmektedir.
Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile, fen bilirkişisi tarafından hazırlanan 12/11/2018 tarihli rapor ekindeki krokide (A) ve (B) harfleri ile gösterilen toplam 11.195,28 m2 taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılardan Hazine tarafından tüm yönlerden ve … tarafından vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1984 yılında yapılan orman kadastro çalışması ile daha sonra 24.11.1988 tarihinde yapılıp kesinleşen dışarıda kalan ormanların kadastrosu ile aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1960 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden Alanya Belediye Başkanlığına yükletilmesine
22/06/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.