Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2019/5935 E. 2020/265 K. 22.01.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/5935
KARAR NO : 2020/265
KARAR TARİHİ : 22.01.2020

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, şerhin terkini ve tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 19/09/2019 gün ve 2019/392 E. – 2019/5030 K. sayılı ilâmıyla bozulmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı-birleşen dosya davacısı Orman Yönetimi vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin…..mahallesinde bulunan 266 parsel sayılı taşınmazının 4142,34 m² kısmının orman haline geldiğinin 2/B çalışmaları sırasında tespit edildiğini ancak bu tespitin hatalı olduğunu, taşınmazın kapama fındık bahçesi niteliğinde olduğunu, kişiler adına kayıtlı taşınmazda kullanım kadastrosu yapılamayacağını belirterek yanlış tespitin iptalini ve taşınmazın bahçe vasfında olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Birleştirilen 2014/402 Esas sayılı dosyada davacı …, ….. mahallesinde bulunan 266 sayılı parselde kayıtlı taşınmazı 3. kişilerden satın aldığını, satın aldığı tarihte taşınmazın tapu kaydında hiçbir sınırlama ve şerh olmadığını, davacının 1991 yılında taşınmazına orman şerhi konulduğunu öğrendiğini, bunun üzerine Orman Yönetimine 03/06/2014 tarihinde başvuruda bulunduklarını ancak taleplerinin reddedildiğini, müvekkilinin mülkiyet hakkının ihlal edildiğini belirterek şimdilik 10,000.-TL tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, davacı adına kayıtlı taşınmazın kesinleşmiş tahdit ile orman olan kısmının tapu kaydının iptaline ve davalı Hazine adına orman vasfı ile tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 21/04/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarını toplamda 997.412,80.-TL’ye artırmış, dava tarihinden işleyecek yasal faizle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş ve ıslah harcını da yatırmıştır.
Birleştirilen 2015/94 Esas sayılı dosyada; davacı … Yönetimi, …… mahallesinde bulunan 266 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının kesinleşen orman sınırları içerisinde bir kısmının 2/B alanında kaldığını bir kısmının ise eylemli orman olduğunu belirterek, tahdit içinde kalan koordinatlarla sınırlı alanın tapu kaydının iptali ile müdahalenin önlenmesini, taşınmazın orman vasfıyla tescilini, taşınmazın bir kısmının orman bir kısmının eylemli orman sahası olması nedeni ile varsa parsel üzerinde ayni hak ve şerhlerin orman sahası olan kısımdan terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile …… sayılı parselde kayıtlı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde yazılı olan 4142,34 m²’lik bölümünün eylemli orman haline dönüştüğüne dair tespitin ve bu şerhin iptaline, taşınmazın bahçe vasfında olduğunun tespitine,
Birleştirilen 2014/402 Esas sayılı dosyada;
Davanın Hazine yönünden kabulü ile 997.412,80.-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 14/08/2014 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine,
Davanın davalı … Yönetimi yönünden husumet nedeniyle reddine,
Dava konusu …….arselde kayıtlı taşınmazın fen bilirkişisi ……21/11/2014 tarihli raporuna ekli krokide (B) ve (C) harfleri ile göstermek suretiyle işaretlediği, toplam 12.467,66 m²’lik kısmının ifrazı ve son parsel sayısı verilmek suretiyle davacı adına olan tapu kaydının iptali ile bu kısmın davalı Hazine adına orman vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline,
Birleştirilen 2015/94 Esas sayılı dosyada;
Mahkemenin birleşen 2014/402 Esas sayılı dosyasında kesinleşmiş orman tahdit sınırları içerisinde kalan kısım hakkında karar verildiğinden bu kısım yönünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Dava konusu taşınmazın 2/B alanı içerisinde kalan kısmı yönünden ise;
Mahkemenin 2014/352 Esas sayılı dosyasında verilen karar dikkate alınarak talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından aleyhine kurulan tazminat hükmüne yönelik olarak ve davacı … tarafından ise vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiş, Dairemizin 11.05.2017 tarih ve 2015/14112 E. – 2017/4301 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Bozma kararında; “Dava konusu taşınmazın tapusu halen davacı adına yaşamakla beraber, orman şerhi tapu malikinin tasarruf yetkisini kısıtlar nitelikte olduğundan ve idare tarafından tapu iptali ve tescil davasının açılmasını beklemeye gerek olmadan, tapu maliki tarafından da kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kalan bölümlerin, maliki olduğu parselden ifrazını ve bu bölümün mülkiyetini kaybetme nedeniyle doğacak zararın tazminini istemeye engel bir durum bulunmadığından, taşınmazların kesinleşen orman tahdit sınırları içerisinde kalmak suretiyle hukuki değerini yitirdiği belirlenerek taşınmazların orman olan kısımları açısından, davacının tapu iptal ve orman vasfıyla tescil talebi ile oluşan bu zararın davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde, davacı adına olan tapu kaydı iptal edilmediğinden dava tarihinin değerlendirme tarihi olarak esas alınmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak mahkemece, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi (tazminat davasının açıldığı tarihte dava konusu taşınmazın davacı adına olan tapu kaydı henüz iptal edilmediğinden değerlendirme tarihi dava tarihi olarak esas alınmalıdır) itibari ile arsa mı yoksa arazi mi olduğu hususunda mahkemece yeterli inceleme ve araştırma yapılmamış, tek bilirkişi tarafından düzenlenen rapora dayanılarak hüküm kurulmuştur.
Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde kalan taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış olması esastır. Aynı karar uyarınca imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için değerlendirme tarihi itibariyle, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (Belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanması ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.
Taşınmaz değerlendirme tarihi itibariyle belediye nazım imar planı içinde ise Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
Bu hususlar belediye başkanlığından ve su ve elektrik idarelerinden ve diğer ilgili merciilerden sorulup alınacak cevabî yazılarına göre taşınmazın değerlendirme tarihinde arsa niteliğinde olup olmadığı saptanmalıdır.
Mahkemece, taşınmazın arsa olarak belirlenmesi halinde, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan ……. payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise …..resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re’sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait……. tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili …… istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, taşınmazın niteliği arazi olarak belirlenir ise, arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmazlara yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazların değeri, dava tarihine göre hesaplanmalı, taşınmazın varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre tespit ettirilmeli, bu şekilde taşınmazın zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahiplerinin oluşan gerçek zararlarının saptanması gerekmektedir.
Ne var ki; mahkemece dava konusu taşınmazın arsa ya da arazi olup olmadığı ile ilgili yukarıda açıklandığı şekilde bir araştırma yapılmamış, tek bilirkişi tarafından düzenlenen raporda dava konusu taşınmazın arsa vasfında olduğu açıklanmış, emsal metodu kullanılmak sureti ile taşınmazın değeri belirlenmiş, ancak emsal alınan taşınmazla ilişkin tapu kaydı, satış akit tablosu, imar durumu, emlak vergisine esas m2 rayiç değeri araştırılmamıştır.
Bu durumda; davaya konu taşınmazın niteliğinin ve değerinin yönetimine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
Hal böyle olunca; çekişmeli taşınmazın dava tarihi itibari ile yukarıda açıklanan Bakanlar Kurulu kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı çerçevesinde arsa vasfında olup olmadığı yeniden araştırılmalı, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 15. maddesinde belirtilen yönteme göre oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden keşif yapılmalı, taşınmazın bu ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre gerçek değeri tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Kabule göre de; davacı tarafından “eylemli orman şerhinin iptali ve taşınmazın fındık bahçesi olduğunun tespitine” ilişkin talebi ile ilgili kabul kararı verildiği bu davada Orman Yönetimi de davalı olarak yer aldığı ve Orman Yönetimi tarafından açılan davada taşınmazın 2/B alanında kalan kısmı ile ilgili Orman Yönetiminin davasının reddine karar verildiği halde, kendisini vekile temsil ettiren davacı-birleştirilen dosya davalısı … lehine Orman Yönetimi aleyhine vekalet ücretine takdir edilmemiş olması da doğru değildir.” denilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda;
Asıl davanın kabulü ile ……sayılı parselde kayıtlı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde yazılı olan 4142,34 m²’lik bölümünün eylemli orman haline dönüştüğüne dair tespitin ve bu şerhin iptaline, taşınmazın bahçe vasfında olduğunun tespitine,
Birleştirilen 2014/402 Esas sayılı dosyada; davanın Hazine yönünden kısmen kabul kısmen reddi ile 893.307,94.-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 14/08/2014 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine, davanın davalı … Yönetimi yönünden husumet nedeniyle reddine,
Dava konusu ……sayılı parselde kayıtlı taşınmazın fen bilirkişisi …..21/11/2014 tarihli raporuna ekli krokide (B) ve (C) harfleriyle göstermek suretiyle işaretlediği, toplam 12.467,66 m²’lik kısmının ifrazı ve son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına olan tapu kaydının iptali ile bu kısmın davalı Hazine adına orman vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline,
Birleştirilen 2015/94 Esas sayılı dosyada; mahkemenin birleşen 2014/402 Esas sayılı dosyasında kesinleşmiş orman tahdit sınırları içerisinde kalan kısım hakkında karar verildiğinden bu kısım yönünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Dava konusu taşınmazın 2/B alanı içerisinde kalan kısmı yönünden ise mahkemenin 2014/352 Esas sayılı dosyasında verilen karar dikkate alınarak talebin reddine karar verilmiş, kurulan hüküm davacı vekili ile davalı Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmekle Dairenin 19.09.2019 gün ve 392-5030 sayılı kararı ile;
“İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasında Hazinenin sorumlu olduğu belirlenerek ve arsa niteliğindeki taşınmaza emsal metodu kullanılarak değer belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre Hazine vekilinin tazminata ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. Ancak, temyize konu davada birleştirilen üç adet dava olmasına rağmen, davacı lehine sadece birleştirilen 2014/402 Esas sayılı dosya için vekalet ücretine hükmolunmuş, diğer iki dava için vekalet ücretine hükmolunmamıştır. Bu husus doğru bulunmadığından hükmün vekalet ücretine ilişkin kısmının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin tazminata ilişkin temyiz itirazlarının reddine, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün vekalet ücretine ilişkin kısmının bozulmasına” karar verilmiştir.
Davalı … Yönetimi vekili temyiz incelemesi yapılmasını da içeren karar düzeltme dilekçesinde; temyiz itirazlarının Daire tarafından incelenmediğini, hiç dikkate alınmadığını belirterek karar düzeltme istemlerinin kabulü ile hükmün yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin olarak bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
Dosya kapsamından mahkemece verilen son kararın tüm taraf vekillerince temyiz edildiği ancak daire tarafından sehven davalı-birleşen dosya davacısı Orman Yönetiminin yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmediği diğer tarafların temyiz itirazlarının incelenerek hükmün bozulmasına karar verildiği anlaşılmış, bu durumda davalı-birleşen davacı … Yönetimi vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile istem temyiz niteliğinde kabul edilerek işin esasına ilişkin temyiz incelemesine geçildi.
Asıl dava, taşınmazın bahçe vasfında olduğunun tespiti istemine, birleştirilen 2014/402 Esas sayılı dosya TMK’nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat ve tapu iptali ve tescil istemine, birleştirilen 2015/94 Esas sayılı dosya ise Orman Yönetimi tarafından açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın olduğu …… mahallesinde arazi kadastrosu 1975 yılında yapılmış dava konusu taşınmaz 16610 m² yüzölçümü ve tarla vasfıyla …adına tespit ve tescil edilmiş. 1987 tarihinde yapılan satış ile davacı … adına tescil edilmiştir.
Dava konusu 266 sayılı parselin tapu kaydına; 17/07/1991 tarihinde “diğer şerhlerin tesisi satılamaz” şerhi, 2001 yılında “afete maruz bölgededir” şerhi, 03.11.2010 tarihinde ise “4142,34 m2 kısmı eylemli orman haline dönüşmüştür”şerhi yazılmıştır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu …… mahallesinde 23.02.1967 tarihinde kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 1. maddesine göre Devlet ormanlarının tespit ve tahdidi, 15.06.1990 tarihinde kesinleşen orman tahdidinin aplikasyonu ve 2/B uygulaması, 23.09.2010 tarihinde kesinleşen 3402 sayılı Kanun gereği Ek 4. madde çalışması yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesi gereğince bir davada istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olup, davaların birleştirilmesi durumunda da, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, hüküm kısmında her bir dava hakkında o davaya ilişkin vekalet ücretleri ve mahkeme masraflarıyla birlikte ayrı ayrı hüküm kurulması zorunludur. Somut olayda, mahkemece asıl ve birleşen davalar yönünden, mahkeme masrafları ve vekalet ücretleri ile birlikte ayrı ayrı hüküm kurulmamış olması, usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ayrıca, her ne kadar asıl dava kabul edildiğinden mahkemece asıl davada davalı Hazine ve Orman Yönetiminin mahkeme masrafları ve vekalet ücretinden müteselsil olarak sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmasa da birleşen 2014/402 Esas sayılı dosyada Orman Yönetimi aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verildiği halde, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinden Hazine ile birlikte sorumlu tutulmuş olması doğru görülmemiş ve hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: 1) Davalı Hazine ile davacı … hakkında oluşturulan Dairenin 19/09/2019 gün ve 2019/392-5030 E.K. sayılı RED ve BOZMA İLAMININ AYNEN MUHAFAZASINA,
2) Davalı … Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının yukarda açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA 22/01/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.