Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2019/5355 E. 2020/1268 K. 10.03.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/5355
KARAR NO : 2020/1268
KARAR TARİHİ : 10.03.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı … vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 10/03/2020 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı … vekili Av. … ile diğer taraftan davalılar Hazine vekili Av. … ve Orman Yönetimi vekili Av. … geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü;
K A R A R
Davacı 07/07/2009 havale tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği Karaköprü köyünde bulunan yaklaşık 25.000 m² yüzölçümündeki taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, imar ve ihya ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiş, davalı Hazine vekili davanın reddi ile dava konusu taşınmazın Medenî Kanunun 713/6. maddesi gereğince Hazine adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, dava konusu … Merkez … beldesi … mevkinde bulunan ve fen bilirkişisi … ve Harita Mühendisi … tarafından sunulan 18.06.2013 havale tarihli raporda (A) harfi ile gösterilen ve kırmızı ile taranan 17591,93 m², (B) harfi ile gösterilen yeşil ile taranan 1207,93 m² ve (C) harfi ile gösterilen mavi ile taranan 699,23 m² 3 parça taşınmazın aynı ada son parsel numarası verilmek suretiyle davacı Hamadi oğlu … adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı raporda (D) harfi ile gösterilip sarı ile boyanan 602,06 m²’lik kısım yönünden açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine, Orman Yönetimi, … ve … … tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 2017/8677 E. – 2018/224 K. sayılı kararıyla “Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır.
Şöyle ki; eldeki dava gerçek kişi tarafından TMK’nın 713. maddesine istinaden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili davasıdır. Dosya arasında bulunan Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/478 Esas sayılı dava dosyası incelendiğinde, temyize konu eldeki davanın davacısından farklı birden fazla gerçek kişi tarafından TMK’nın 713. maddesine göre açılan tescil davası olduğu, davaya konu taşınmazların fen bilirkişi raporunda (A), (B), (C), (D), (G), (L) ve (M) harfleri ile gösterildiği, verilen tefrik kararları sonucu bu taşınmazlardan (C), (G), (L) harfli taşınmazların mahkemenin 2006/342 Esasında görülmeye devam ettiği ve yargılama sonucunda davanın reddedildiği, verilen ret kararının temyiz edilmesi üzerine Daire tarafından “çekişmeli taşınmazlara komşu 1307 sayılı parselin dayanak tapu kayıtları ve diğer komşu 536 tapulama parselinin dayanak tapu kayıtlarının gerek kendilerinin kaçak ve yitik kişilerden kaldığı gerek hudutlarının kaçak ve yitik kişi okuduğu anlaşıldığından davaya konu taşınmazlar kanun gereği kaçak ve yitik kişilerden
Hazineye kalan yerlerdendir ve zilyetlikle kazanılamaz” denilerek onanmasına karar verildiği ve 31.05.2010 tarihinde kararın kesinleştiği, tefrik edilen diğer parseller yönünden de verilen ret kararlarının benzer gerekçeyle onanmış olduğu anlaşılmaktadır.
Temyize konu dosyada hükme esas alınan fen bilirkişi raporlarında ise, eldeki davaya konu taşınmazların … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/478 Esas sayılı dava dosyasına konu (C), (G) ve (L) harfleriyle gösterilen taşınmaz sınırları içerisinde kaldığı, her iki dosyada davalı olan yerlerin aynı olduğu tespit edilmiştir.
O halde; daha önce başka gerçek kişiler tarafından açılan ve davaya konu taşınmazların kaçak ve yitik kişilerden Hazineye kalan yerlerden olduğunun tespit edildiği tescil davasında, davacı … taraf olmadığından kesin hükümden söz edilemeyecek ise de taşınmazların niteliği yönünde artık kesin nitelikte güçlü bir delil bulunduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle, çekişmeli taşınmazların kaçak ve yitik kişilerden Hazineye kalan yerlerden olduğu ve zilyetlikle kazanılamayacağı gerekçesiyle davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabul kısmen ret yönünde hüküm kurulmuş olması yerinde görülmemiş ve hükmün bozulmasını gerektirmiştir.” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verilmiş, yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava devam ederken 2009 yılında yapılan ve 13.1.2010 tarihinde ilân edilen orman kadastro çalışmaları vardır. Genel arazi kadastrosu çalışmaları ise 19.03.1962 tarihinde kesinleşmiş, taşınmaz taşlık niteliği ile tescil harici bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, temyiz isteminin duruşmalı yapılması nedeni ile Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 2.540,00.-TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar Orman Yönetimi ve Hazineye verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının davacıya yükletilmesine 10/03/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.