Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2019/27 E. 2019/995 K. 14.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/27
KARAR NO : 2019/995
KARAR TARİHİ : 14.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davadan dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 07.02.2018 gün ve 2016/20926 E. – 2018/1069 K. sayılı ilâmıyla bozulmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı … Yönetimi vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin … ilçesi, … köyü, 231 parselde kayıtlı taşınmazı 1961 yılında satın aldığını, bu tarihte tapu kaydında hiçbir sınırlayıcı kaydın bulunmadığını, müvekkillerinin aralıksız olarak ve halen kullandıkları bu yere … şerhi konulduğunda … Kadastro Mahkemesinin 1991/12 E.- 2002/5 K. nolu ile itiraz ettiklerini, bu dava sonucunda itirazlarının reddedildiğini, taşınmazın … kadastro çalışmaları esnasında … sınırlandırması içinde bırakıldığını ve tapu kaydının hukuki yönden hükümsüz hale geldiğini, müvekkillerinin güven duyduğu tapu kaydının kesinleşmiş … tahdidi sınırları içerisinde kalması nedeniyle maddi olarak zarara uğradıklarını belirterek taşınmaz … özelliği taşımadığından öncelikle … şerhinin kaldırılmasını, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması koşuluyla taşınmazın arsa olarak değerlendirilerek şimdilik 10.000,00 TL’nin faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, daha sonra 09/02/2016 tarihli harçlandırılmış dilekçesi ile dava değerini 589.895,43 TL olarak ıslah etmiştir.
… Yönetimi birleşen 2015/345 Esas sayılı dosyada dava konusu taşınmazın bir kısmının Devlet ormanı içinde kaldığı 2/B alanı içerisinde kalan kısmının da eylemli ormana dönüştüğünü belirterek … ili, … ilçesi … mah. 231 parselin tapu kaydının iptali ile taşınmazın … vasfı ile … adına tescilini talep ve dava etmiş, bu dava eldeki dava ile birleştirilmiştir.
Mahkemece, davanın … Yönetimi yönünden husumet yokluğundan reddine; davanın davalı … yönünden kısmen kabul kısmen reddi ile 147.473,85 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak dosyada bulunan veraset ilamındaki payları oranında davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen 2015/345 Esas sayılı dosyada eldeki dosyada taraf olmayan hissedarlar da davalı olarak gösterildiğinden bu kişilerin savunma hakkının kısıtlanmaması için birleşen dosyanın dosyadan tefrik edilerek yeni bir esasa kaydına karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 07.02.2018 gün ve 2016/20926 E. – 2018/1069 K. sayılı ilâmıyla “Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre; dava konusu taşınmazın 1961 yılında yapılan tapulama çalışmaları sonucunda ¼ hisse ile davacılar murisi … adına tescil edildiği, taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan … kadastrosu çalışmaları sırasında taşınmazın 7045,21 m2’lik kısmının Devlet ormanı sınırları içerisinde kaldığının tespit edildiği ve bu nedenle taşınmazın tapu kaydı üzerine 08.07.1991 tarihinde satılamaz şerhinin konulduğu anlaşılmıştır.
Mülkiyet hakkı gerek Anayasa ve yasalarla iç hukuk yönünden, gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleri ile kabul edilmiş temel haklardandır. (Anayasa Md. 35/…, AİHS Ek Prot. …-…) Türk Medeni Kanununun 683. maddesinde de bir şeye malik olan kimsenin hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisi belirtilmiş, malikin malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava konusu edebileceği hüküm altına alınmıştır.
Mülkiyet hakkı, ancak kamu yararının bulunduğu hallerde sınırlandırılabilir veya tamamen kaldırılabilir.
Ne var ki, bu sınırlandırma veya kaldırma gerçekleştirilirken; T.C. Anayasasının 90/5.maddesi ile iç hukukun üstünde sayılan AİHS Hükümleri gereğince AİHM tarafından oluşturulan 30.5.2006 tarih 1262/02 sayılı kararda ifade edildiği üzere; “… bir kişiyi mülkünden yoksun bırakan bir önlemin…”, “kamu yararına meşru bir amaç gütmesi gerektiği…”, bu önlem alınırken “… başvurulan yollar ve gerçekleştirilmesi amaçlanan hedef arasında makul bir oransallık ilişkisi olması gerektiği…”, kişinin “… kişisel ve haddinden fazla yük taşıma zorunda kalması halinde gerekli dengenin kurulamayacağı…” açıktır.
Diğer bir anlatımla, kamu yararı ile mülkiyet hakkından kısmen veya tamamen yoksun bırakılan kişinin hakkı arasında makul, kabul edilebilir, hak ve adalet dengesini sağlayacak bir oranın kurulması asıldır.
Somut olayda; dava konusu taşınmazın 7045,21 m2’lik kısmı … olarak sınırlandırılmış, malikin mülkiyet ve tasarruf imkanı ortadan kaldırılmıştır.
Davacının taşınmazı … olarak sınırlandırıldığı ve taşınmazdan yararlanma ve tasarruf etme hakkı kısıtlandığı halde, tapusu davacı üzerinde diye tazminat talebinin reddi, Ek … nolu Protokolün ….maddesi ile AİHS’nin 6. maddesine aykırıdır.
Bu nedenle, … olarak sınırlandırılan ve tapusu halen davacı üzerinde bulunan taşınmazın dava konusu olan 7045,21 m²’lik kısmı eylemli … alanı olarak kullanılan bölümde kaldığından taşınmaza … tarafından fiilen el atıldığı ve böylece kamulaştırmasız el atma olgusunun da gerçekleştiği sabit olduğundan bedelinin ödenmesine ve birleştirilen tapu iptali tescil davasının tefrikine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
…-Dava konusu taşınmaz … sayılan yerlerden olup, … sınırları içerisinde bulunması nedeniyle davacının taşınmazın 7045,21 m2’lik kısmından yararlanma ve tasarruf etme hakkı kalmadığından, ayrı bir tüzel kişiliği bulunan … yönünden davanın kabulüne, … hakkındaki davanın ise husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Bilirkişi kurulunca değerlendirmeye esas alınan kapama karışık meyvenin 2014 yılı itibarıyla sulu şartlarda dekar başına asgari ve azami verim miktarını, ayrıntılı üretim giderini (harcama kalemlerini tek tek gösteren) ve kg. başına toptan satış fiyatlarını gösteren veri cetvelinin Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğünden getirtilip denetlenmemesi, doğru görülmemiştir.” gereğine değinilerek bozulmuştur.
Davalı … Yönetimi bu kez karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesine göre tazminat istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumlu olduğundan … Yönetimi aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın niteliğini arazi olarak kabul edip net gelir yöntemine göre değerini belirleyen bilirkişi raporu hükme esas alınarak hüküm kurulmasında bir isabetsizlik yok ise de çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmeden ve … Yönetimince açılan, eldeki dava ile birleştirilip daha sonra ayrılan tapu iptal ve tescil davasının sonucunda davacılar adına olan tapu kaydının iptal edilip edilmeyeceği, iptal edilecek ise kaç m2’lik kısmının iptal edileceği beklenmeden hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, mahkemece verilen kararın yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, maddi hata ile yukarıda yazılı şekilde değişik gerekçeyle bozulduğu anlaşıldığından, davalı … Yönetimi vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin önceki değişik gerekçeli bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı … Yönetimi vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 07.02.2018 gün ve 2016/20926 E. – 2018/1069 K. sayılı değişik gerekçeli bozma kararı kaldırılarak, yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, karar düzeltme harcının istek halinde iadesine 14/02/2019 gününde oybirliği ile karar verildi.