Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2019/2697 E. 2019/4420 K. 25.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2697
KARAR NO : 2019/4420
KARAR TARİHİ : 25.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili ve davacı-karşı davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava dilekçesinde; … Toplu Konutlarında S-1 Blok, Kat:11 de bulunan 64 nolu dairenin sahibi olduğu, … Toplu Yapı konutları yönetim kurulunun 2001-2002 yıllarında bütçeye koyarak kendisinden talep ettiği bir kısım giderlerin kendisi tarafından ödenmek zorunda olmadığı gerekçesiyle … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açmış olduğu davanın sonuçlandığı ve davanın kısmen kabulüne karar verilerek yönetim kurulu tarafından istenen bazı kalemlere katılmak zorunda olmadığı yönünde karar verildiği, yeniden düzenlenecek ödeme planında katılım payının değinilen mahkeme kararı doğrultusunda yeniden belirlenmesi gerekirken yönetimin bunu yapmadığı beyanıyla … Toplu Yapı Konutları Yönetim Kurulu ile aralarındaki çekişmenin önlenmesi, yönetimin istediği tutar kadar borçlu olmadığının tespiti ve katılım paylarından söz konusu döneme ilişkin olarak ödemek zorunda olduğu tutarın belirlenmesi ve yönetimin kiracısı tarafından ödenen katılım paylarının ödemek zorunda olduğu tutarın faizlerine saydığı işlemin hukuka aykırı olduğunun saptanması, 2000 ve 2007 dönemlerini kapsayan yönetim planına ve Kat Mülkiyeti Kanununa aykırı olarak zorunlu olmayan giderlerin ödeme planından çıkarılmasına karar verilmesi istenilmiştir.
Birleşen dosya dava dilekçesinde; ortak gider alacaklarının tahsili için davalı aleyhine … 3. İcra Müdürlüğünün 2006/6631 takip dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalının takibe itirazı sonucu takibin durduğu, itirazın iptali, takibin devamı, davalı aleyhine asıl alacağın % 40’ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı talep edilmiştir.
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2007/511 Esas – 2012/3661 Karar sayılı kararıyla mahkememinin görevsizliğine karar verilmiş, hükmün davacı-davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 2013/8805 Esas – 2013/10354 Karar sayılı ilamıyla “Mahkemece, genel hükümlere göre davaya bakılıp işin esası hakkında hüküm kurulması gerekirken, görevsizlik kararı verilmiş olması doğru görülmemiştir. “denilerek kararın bozulmasına hükmetmiş olup davalı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulması üzerine Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 2013/15977 Esas – 2014/2360 Karar sayılı ilamıyla “Mahkemece verilen görevsizlik kararının onanması veya bozulmasına ilişkin Yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna başvurulamayacağından, karar düzeltme isteminin reddine” karar verilmiştir.
Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama neticesinde; eldeki dosya ile ilgili davacı karşı davalının davasının kısmen kabulüne Pelitköy Toplu Yapı Yönetimine davacı karşı davalının asıl alacakla birlikte toplam 9.910,67 TL borçlu olduğunun tespitine, (14.829,05 TL borcunun olmadığının tespitine), birleştirilen dosya ile ilgili davalı-karşı davacının davasının kısmen kabulüne … 3. İcra Müdürlüğünün 2006/6631 takip sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin 9.910,67 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı vekili ve davacı-karşı davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerle, incelenmesinde;
1)Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 2013/8805 Esas – 2013/10354 Karar sayılı ilamıyla dava konusu uyuşmazlıkta kat mülkiyeti hükümlerinin değil, genel hükümlerin uygulanması gerektiğine ilişkin mahkeme kararının bozulduğu anlaşılmıştır.
Buna göre;
Birleşen dosya davacı- asıl dosya davalı vekilince asıl davacı- birleşen dosya davalısına ait bağımsız bölümün yer aldığı belirtilen taşınmazda da yönetim planı tarihleri belirlenerek yönetim planının yürürlük tarihinden önceki döneme ait aidatlar için yasal faiz uygulanması, yönetim planının yürürlük tarihinden sonrası için ise, taraflar arasında imzalanan sözleşme niteliğinde olan yönetim planı uyarınca %10 gecikme tazminatı ödenmesi gerekir ise de, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 88. maddesinde “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.” düzenlemesine “Temerrüt Faizi” başlıklı 120. maddesinde “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdi faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdi faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faiz oranı hakkında akdi faiz oranı geçerli olur” düzenlemesine yer verilmiş olup, 6101 Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 7. maddesinde de yukarıda açıklanan faize ilişkin 88’nci, temerrüt faizine ilişkin 120’nci maddenin görülmekte olan davalarda da uygulanacağı düzenlenmiştir. Yönetim planlarında belirlenen faiz Türk Borçlar Kanununun 120. maddesinde düzenlenen temerrüt faizi niteliğinde olup, ortak gider alacakları ile ilgili genel hükümlerin uygulanacağı durumlarda yasal oranda temerrüt faiz uygulanmalıdır. Buna göre yönetim planının yürürlüğe girdiği tarihten itibaren uygulanacak faiz Türk Borçlar Kanununun 120/2. maddesindeki sınırlamaya tabi olup, yönetim planında kabul edilen temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan 3098 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanunun 2/1. maddesinde belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı dikkate alınarak uygulanacak faizin belirlenmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir.
2)Dosyada mevcut 09.06.2009 havale tarihli bilirkişi raporunda asıl dava bakımından toplam 18.198,75 TL olduğu, 17.02.2010 havale tarihli bilirkişi raporunda asıl dava bakımından davacının site yönetimine asıl alacak 2640,00 TL fazi ise 5104,25 TL olmak üzere toplam 7.744,25 TL borcu bulunduğu 08.11.2010 havale tarihli bilirkişi raporunda asıl dava bakımından 11.659,73 TL borçlu olduğu, 21.04.2011 havale tarihli bilirkişi raporunda asıldava bakımından davacının site yönetimine toplam 11.659,73 TL borcu olduğu, birleşen dava açısından site yönetiminin toplam 7405,30 TL alacaklı bulunduğu, 10.03.2017 havale tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda birleşen dosya açısından asıl alacağın 2505,37 TL, gecikme zammının ise 7405,30 TL olduğu tespit edilmiş olup mahkemece bilirkişi raporları arasında çelişki giderilmemiştir. Mahkemece öncelikle asıl dava konusu dönemlerin 2000-2007 dönemleri kapsadığı, birleşen dosyada ise Temmuz 2001 dahil olmak üzere devamı aylar ile Ekim 2006 dahil olmak üzere
aidat/avans alacakların tahsili
talep edilmiş olmakla asıl dava ve birleşen davada ki talep edilen dönemlerin farklı olması dikkate alınarak ayrıca bu dönemlere ilişkin mevcut dekontlarda dikkate alınmak suretiyle konusunda uzman bilirkişi heyeti oluşturularak … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2004/705 Esas – 2007/486 Karar sayılı dosyası da gözönünde bulundurularak hükme ve denetime elverişli rapor aldırılmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile hükme ve denetime elverişsiz rapor doğrultunda karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı-karşı davacı vekili ve davacı-karşı davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/06/2019 günü oy birliği ile karar verildi.