Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2019/2446 E. 2019/4128 K. 18.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2446
KARAR NO : 2019/4128
KARAR TARİHİ : 18.06.2019

…..
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … ve davalı Hazine vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı … vekili 06.05.2011 tarihli dava dilekçesinde, ….. ile (yenileme sonucu 199 ada 44 parsel, 27451,26 m²) idari yoldan Hazine adına tescil edildiği 2008 yılına kadar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluştuğunu, bu yerin devamı niteliğindeki 3234 m² yüzölçümlü taşınmazı…… sayılı kararıyla davacı adına tescil edildiğini iddia ederek, Hazine adına tapuya kayıtlı 997 sayılı parsel içinde davacının kullandığı 15284 m2 bölümün tapusunun iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, fen bilirkişi tarafından düzenlenen 14.12.2012 tarihli krokili raporda (A) harfi ile işaretli 15284 m² yüzölçümlü taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından vekâlet ücretine; davalı Hazine tarafından esasa yönelik temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 07.01.2014 tarih, 2013/8498 E. – 2014/127 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: ”Mahkemece (A) harfi ile işaretli 15284 m² taşınmaz bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu ve idari yoldan Hazine adına tapu kaydının oluştuğu 2008 yılına kadar davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı yolu ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle hüküm kurulmuşsada, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
Şöyle ki; temyize konu dosyada orman araştırması yapılmadan mahkemenin 2004/131 E. – 133 K. sayılı dosyasındaki orman incelemesi gözönünde bulundurularak karar verilmiştir. Davacı … tarafından 08.03.2004 tarihinde mahkemenin 2004/131 sayılı dosyasında açılan tescil davasında; önce 18569 m² taşınmazın davacı adına tapuya tescili yolunda hüküm kurulmuş ise de; Dairenin 11.03.2009 tarih ve 2234 E. – 4068 K. sayılı kararıyla yetersiz araştırma nedeniyle hüküm bozulmuş, daha sonra (A2) ile işaretli 3234 m² taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiş, kalan (A1) işaretli 15284 m² taşınmazın ise 997 sayılı parselde kalması nedeniyle, davacı tapu iptali tescil davası açmak üzere bu bölüme ilişkin davadan feragat etmiş, bozmadan sonra 2009/756 Esas numarasını alan dosyada verilen karar bu haliyle Dairenin 09.04.2012 gün ve 2012/17630 sayılı kararıyla onanmış, (A2) bölümüne yönelik olarak 06.05.2011 tarihinde temyize konu dava açılmıştır. Mahkemece, sözü edilen dosyadaki orman incelemesine göre karar verilmiş ise de; orada yalnızca kesinleşen orman kadastro haritasının uygulanmasına dayalı araştırma inceleme yapılmış ve taşınmazın orman sınırı dışında kaldığı belirlenmiş, resmî belge niteliğindeki memleket haritaları ve hava fotoğraflarındaki konumu belirlenmemiştir. Bunun yanı sıra 997 sayılı parsel ile ilgili olarak 2000-2009 yılları arasındaki dönem için davacıya ecrimisil ihbarnamesi gönderilmiştir. Mahkemece davacının ecrimisili (haksız işgal tazminatı) ödeyip ödemediği, bu anlamda
….

Hazinenin mülkiyet hakkını kabul edip etmediği araştırılmamış, ödemişse malik sıfatıyla zilyedlikten sözedilemeyeceği, ecrimisil ihbarnamesi ödenip uzun süre sessiz kalınmasının taşınmazın Hazineye ait olduğunun kabulü anlamına gelip gelmeyeceği, hemen dava açılıp açılmadığı kararda tartışılmamıştır. Şu halde, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek, hayvan otlatmak, ağaç kesmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten, tescil davasının açıldığı güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülen taşınmazların, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmî olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden 20 yıl önce çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen orijinal renkli memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, steroskopik hava fotoğraflarının steroskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazların niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi zorunludur.
O halde; mahkemece yeniden yapılacak keşifte, taşınmazı geniş çevresiyle birarada gösteren kadastro paftası ile yöreye ait en eski tarihli ve 1980’li yıllara ait memleket haritası ve hava fotoğrafları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler kadastro paftası üzerine aplike edilmek suretiyle dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar steroskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, tüm çevre taşınmaz tutanakları ve varsa dayanakları getirtilerek taşınmazın niteliği, orman ya da 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde ifade edilen orman içi açıklık olup olmadığı belirlenmeli, yerel bilirkişi ve zilyetlik tanıklardan taşınmazın kimden kime kaldığı, ne şekilde kullanıldığı sorulmalı, ecrimisil ihbarnamesi konusunda yukarıda açıklanan araştırma ve değerlendirme yapılmalı, bundan sonra toplanacak deliller çerçevesinde karar verilmelidir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararı sonrası yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne, dava konusu 997 parsel (yeni 199 ada 44 parsel içinde yer alan)…… 16/03/2015 tarihli krokili raporunda sarı renk ile boyalı olarak A harfi ile gösterdikleri 15.039,74 m2’lik kısmın davalı adına olan tapusunun iptal edilerek ifrazı ile ayrı parsel numarası verilerek davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından esas yönünden, davacı vekili tarafından yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden karşı temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 05.07.1971 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu; daha sonra 12.05.1992 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması; 03.03.1967 – 01.04.1967 tarihleri arasında ilân edilip kesinleşen genel arazi kadastrosu,11.12.2012 tarihinde ilân edilen 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesine göre kadastro harita ve bilgilerinin güncellenmesi işlemi vardır. Çekişmeli taşınmaz genel arazi kadastrosunda taşlık ve kayalık olarak tesbit harici bırakılmış, orman kadastrosunda orman sınırları dışında tesbit edilmiş, 04.01.2008 tarihinde tarla niteliğiyle 27403 m² yüzölçümüyle idari yoldan tapuya tescil edilmiş, aynı taşınmazın devamı niteliğinde olan ve tesbit harici alanda bırakılan 3234 m² taşınmazın davacı adına tescili yolunda…..verilen 28.06.2011 gün ve 2004/131 (bozmadan sonra 2009/756 E. – 2011/435 K.) sayılı karar Dairece 2011/17630 E. – 2012/5350 K. sayılı kararla onanarak kesinleşmiştir.
…..
Mahkemece dava konusu 997 sayılı parsel ( yeni 199 ada 44 parsel içinde yer alan) fen bilirkişilerinin 16/03/2015 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterdikleri 15.039,74 m²’lik kısmın davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyleki, davacı … ve davalı Hazine arasında dava konusu yapılan taşınmazlar olduğu,….. 1984/466 E. -1993/141 K. sayılı dava dosyasının davacısı Hazine, davalısı … olup mahkemece 10 dönümlük taşınmaz yönünden …’un aleyhine taşınmaza olan müdahalesinin mennine karar verilmiş ve bu dosya Yargıtay denetiminden geçerek onanmış 1998 yılında ise kesinleştirilmesi yapılmıştır. ….. Hukuk Mahkemesinin 1983/341 E. – 1993/59 K. sayılı dava dosyasında ise davacı …, davalı…..köyü tüzel kişiliği aleyhine 20 dönüm yüzölçümü sahip taşınmaz yönünden tescil davası açmış ancak mahkemeyi keşfe götürmediği gerekçesi ile davası ret edilmiş ancak mahkemece önceden davaya konu bu taşınmazların eldeki çekişmeli 199 ada 44 parsel sayılı taşınmaz ile aynı yere ilişkin olup olmadıkları belirlenmemiş, kesin hüküm oluşturup oluşturmadıkları, kesinleştirme tarihleri ile davanın açıldığı 2004 yılı arasında 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı değerlendirilmemiştir.
O halde, mahkemece …… 1984/466-1993/141 karar sayılı dava dosyası ile ….. sayılı dava dosyası dosya içine alındıktan sonra önceki fen bilirkişisi dışında bir fen mühendisi marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte eski dava dosyaları ve krokileri dava konusu taşınmaz başında uygulanarak aynı yere ilişkin olup olmadıkları yönünde fen bilirkişisinden krokili rapor alınmalı kesin hüküm niteliğinde olup olmadıkları belirlenerek tüm deliller ile birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı … ve davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/06/2019 günü oy birliği ile karar verildi.