Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2019/2259 E. 2019/4427 K. 25.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2259
KARAR NO : 2019/4427
KARAR TARİHİ : 25.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 25/06/2019 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacılar vekili Av. … ile davalı Hazine vekili Av. … geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 01/07/2013 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Türk Medeni Kanununun 1007. maddesinde tapu sicillerinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin birinci derecede ve objektif sorumluluğunun bulunduğunun esas kabul edildiğini, müvekkillerinin murisi …’in 04/01/2012 tarihinde çocuksuz vefat ettiğinden, geriye sağ kalan eşi ile ölen kardeşin çocukları olan davalıların mirasçı olarak kaldıklarını, muristen geriye malvarlığı olarak iki adet gayrimenkulün kaldığını, mirasçıların kendi aralarında şifaen anlaşarak, sağ kalan eş …’in bir gayrimenkulü tek başına alması, diğer mirasçıların da öteki gayrimenkulü mirasçılık oranlarına göre paylaşmasının kararlaştırıldığını, buna uygun olarak da tapuda işlemlerin yapıldığını, ancak müvekkillerinin miras oranına aykırı bir tapu kaydının ortaya çıktığını, tapu memurunun işlemini hatalı yaptığını, bu hatanın gayrimenkulün satışında kullandırılan kredinin mirasçılara ödenmesi sırasında fark edildiğini, kredinin kullanıldığı İşbankası Beşiktaş Ihlamur Şubesinin tapu kaydındaki hisse oranlarına göre ödeme yaptığını, bunun da müvekkillerinin ana mirasçılar oldukları halde kendilerinden sonra gelen mirasçılardan daha az satış bedeli almalarına ve zarara uğramalarına neden olduğunu, sicil memurluğunun hatalarını kabul etmekle birlikte dava açmalarını ya da mirasçıların kendi aralarında hesaplaşmasını salık verdiklerini, müvekkillerinin zararlarını gidermeye yanaşmadıklarını, bu nedenlerle müvekkillerinin uğradığı zararın işlem tarihinden itibaren faiziyle birlikte taraflardan müştereken ve müteselsilen tazmini, yargılama harç ve masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bilahare verdiği 14/01/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile, dosyada toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları ile müvekkillerinin her birinin ayrı ayrı davalılardan 20.833,33 TL toplamda ise 41.666,66 TL alacaklı oldukları tespit edildiğinden, dava değerinin 41.666,66 TL’ye çıkarılmasına, dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davalı … sicil müdürlüğüne yönelik davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine,
Davalı gerçek kişilere yönelik davanın, yolsuz tapu işleminde kusurlu eylemleri ispatlanamadığından reddine,
Dahili davalı Hazineye yönelik ıslah edilmiş davanın kabulü ile, 4721 sayılı Kanunun 1007. maddesi uyarınca her bir davacı için 20.833,33’er TL toplam 41.666,66 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara eşit olarak ödenmesine karar verilmiş, hüküm dahili davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle dairenin 08/02/2018 tarih ve 2017/6695–2018/747 sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; ”Mahkemece davacının davasının kabulüne karar verilmişse de delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür.
Şöyle ki dosya içerisinde bulunan Beyoğlu 20. Noterliğinden alınan 02/02/2012 tarih 3270 nolu veraset ilamına göre, davacıların murisi …’in 04/01/2012 tarihinde evli ve çocuksuz olarak vefat ettiği geriye mirasçı olarak eşi … ile kardeşi … ve …’in ve kardeş çocukları …, …, …, …’in kaldığı, bu konuda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, muristen mirasçılarına Dikilitaş mahallesi 1199 ada 209 parseldeki 6 ve 7 nolu bağımsız bölümlerin kaldığı, bu bölümlerin mirasçıların miras payları oranında 20.05.2013 tarihinde “intikal” nedenine dayalı olarak tescil edildiği, murisin eşi ile kardeş ve kardeş çocukları arasında 7 nolu bağımsız bölümün tamamının eş …’e, 6 nolu bağımsız bölümün tamamının ise diğer mirasçılara kalması yönünde anlaşmaları üzerine tapu müdürlüğüne müracaat ettikleri, bunun üzerine 7 nolu bağımsız bölümün tamamının “satış ve hisse tevhidi” nedenine dayalı olarak … adına 20.05.2013 tarihinde tapuya tescil edildiği, 6 nolu bağımsız bölümün ise önce murisin tüm mirasçıları adına miras paylarına uygun olarak 20/05/2013 tarih 9595 yevmiye nolu işlemle “intikal” nedenine dayalı olarak tescil edildiği, daha sonra 20.05.2013 tarih 9624 yevmiye nolu işlemle mirasçı …’in ½ olan payı herbir mirasçıya eşit şekilde dağıtılarak “satış ve hisse tevhidi” nedenine dayalı olarak tescil edildiği, taşınmazın 29/05/2013 tarih 10322 yevmiye nolu işlemle dava dışı …’a satıldığı, satış bedelinin paylaşılması sırasında murisin kardeşleri olan davacıların mirasçı Dudu’dan satın aldıkları hissenin kendileri ile diğer mirasçılar olan kardeş çocukları arasında miras paylarına göre değil eşit olarak dağıtıldığını anlamaları üzerine eldeki davayı açtıkları anlaşılmıştır.
Davacılar dava dilekçelerinde ve yargılama aşamasında, mirasçı …’den kendilerine aktarılan ½ payın miras hisselerini göre dağılımının yapılması gerekirken tapu memurunun hatalı işlemi nedeni ile kendileri ile kardeş çocukları olan davalılara eşit olarak tescil edildiğini ileri sürmüş ise de; …’den davacı … davalılara intikal eden payların tesciline esas 20.05.2013 tarih 9624 yevmiye nolu işlemin dayanağı resmi senedin incelenmesinde, 1199 ada 209 parselde kayıtlı 6 nolu bağımsız bölümün ½ hissesine malik olan …’in payını 10333,33 TL bedelle davacı … davalılara sattığı, herbirine yapılan satış payının 1/12 olarak resmi senede yazıldığı, davacıların da resmi satış senedinde imzalarının bulunduğu anlaşıldığına göre davacıların kendi rızaları ile yaptıkları ve imzaladıkları “satış” işleminden dolayı tapu memurunun hatasını ileri sürerek istedikleri tazminata ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu; davacı tarafın Tapu Sicil Müdürlüğüne yönelik davasının pasif husumet yokluğunden reddine,
Davacı tarafın davalı gerçek kişiler ve Hazineye yönelik davasının esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, temyiz isteminin duruşmalı yapılması nedeni ile Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 2.037,00.-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına 25/06/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.